Victoria dönemi insanlarının hayatına mal olan yeşil…

1800’lerin ortalarında, Londra’nın bir çalışan sınıfı bölgesinde dört çocuk boğaz ağrısı ve solunum problemleri ile hastalığa yakalandı. Ufaklıklara difteri teşhisi kondu, sadece hastalığın başka hiçbir mahalli çocuğa bulaşmadığı göz önüne alındığında, hekimleri bu hastalığa nasıl yakalandıkları mevzusunda şaşkındı. Gerçek suçlu olan ebeveynlerinin duvar kağıdı zevki ayrım edilmeden evvel çocuklar hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirdi.
1857’de İngiltere, Birmingham’dan bir hekim olan William Hinds, eve döndükten sonrasında her akşam yoğun mide organını bulantısı ve karın krampları hissetmeye başladı. Büyük ihtimalle size acayip istikbal bir halde, yaşamış olduğu mide organını krampları, kusma dürtüsü ve kafa ağrıları her gece yatağa girdiğinde kesiliyordu.
Hinds sonunda, yeşil duvar kağıdının duvarları sardığı emek harcama odasındayken kendini daha fena hissettiğini ayrım etti. yapmış olduğu kontrol neticesinde, yeşil boyanın ofisine her girdiğinde onu yavaş yavaş zehirleyen arsenik içerdiğini görmüş oldu. çünkü benzer yeşil duvar kağıdı, dört çocuğun yaşamış olduğu evde de bulunuyordu.
Benzer problemleri yaşayan başka kimseler de kelam mevzusuydu. Ve duvar kağıdını çıkarttıklarında, sıhhat durumlarının mühim seviyede iyileştiği görüldü.
Suçlu: Scheele Yeşili
Zehirlenmenin sebebi olan yeşil renk, 1775’te İsveç’te Karl Wilhelm Scheele tarafınca buluş edilmişti. Scheele Yeşili olarak isimlendirilen bu renk, bakır arsenit kullanılarak elde edilmişti ve zehirli olmasına karşın gereğinden fazla derecede popüler oldu. Tahminlere gore, “yalnızca Britanya’da ortalama 260 milyon metrekare” bu duvar kağıtlarından döşenmişti. Duvar kağıdının mürekkebi pullar halinde dökülüyordu ve evde oturanlar tarafınca solunarak zehirlenmelerine neden oluyordu.
Bu solumaya kural dışı olduğu söylenebilecek başka bir vakada, 1862’de evlatların direkt duvar kağıdını yalayıp kısa bir süre sonrasında hayatlarını kaybettikleri ağlatısal bir olay da yaşandı.
Tıp uzmanlarının renge karşı başlatmış olduğu kampanyalar, sanayi ve direkt olarak duvar kağıdını yalamadıkları sürece mesele olamayacağını düşünen insanlardan tepki aldı. Sadece halk, Matilda Scheurer‘in 1861’de ölümünün arkasından duvarlarında bu zehirli rengi kullanmayı bırakmaya başladı. Scheurer’in gözlerinin beyazının yeşile döndüğüne ve yüzünde “büyük bir kaygı ifadesi” ile öldüğüne dair detaylı haberler halkı bu renge karşı çevirdi ve üreticiler halkın baskısı karşısında öteki bileşenlere geçtikçe yavaş yavaş kullanım dışı kaldı.
Kısacası kitlelerin yeşilin bu hususi tonuna karşı olan sevgileri, uzun bir süre süresince yaşanmış olan ölümlerle sonuçlandı.