Pompeii’nin taş insanları aslında taş veya insan değil…

Pompeii’nin taş insanları aslında taş veya insan değil…

MS 79 yılının Ekim ayının sonlarında, Pompeii büyük bir yıkım ile lavlar altında kaldı. Gelişmekte olan dinlence beldesinden bir tek 8 kilometre uzaklıktaki büyük bir etken yanardağ olan Vezüv Yanardağı, on beş senedir yaymış olduğu tehditleri en sonunda gerçeğe dönüştürdü ve patlayarak yakındaki bölgeyi ölümcül bir gereğinden fazla ısınmış gaz, erimiş kaya ve sıcak kül bulutuyla doldurdu.

Günümüz şartlarında ise Pompeii, her sene çok eski kente ortalama 2,5 milyon ziyaretçi çeken devasa bir gezinsel arkeoloji merkezi olarak öne çıkıyor. Bu bölgenin en çekici özelliklerinden birisi, volkan patladığında tüyler ürpertici kaderlerinden kaçamayacak kadar hazırlıksız yakalanan zavallı kitlelerin meşhur “taş” bedenleridir.

REKLAM ALANI

Sadece umumi olarak bilinenin aksine, bu meşhur bedenler, aslına bakarsak hakkaten taşlaşmış insan bedenleri değil. Eski kent halkını ölüme götürmüş olan, ondan sonra soğuyarak kurbanlarını kendilerinin zamansız taş kopyalarına dönüştüren sıcak, erimiş kaya görüntüsü şüphesiz tüyler ürpertici bir imge olsa da gerçek bundan birazcık daha değişik ve hatta, arkeolojik araziyi 1800’lerden evvel ziyaret etmiş olsaydınız, o bedenleri göremezdiniz.

Cambridge Üniversitesi’nde Klasikler Profesörü olan Mary Beard, BBC Magazine için 2012’de yazdığı bir makalede, “Gerçek şu ki onlar aslına bakarsak insan bedenleri değiller” dedi ve ilave etti: “Onlar, 1860’lara kadar uzanan zekice bir arkeolojik ustalığın ürünlerini.

Pompeii’nin taş bedenleri, gerçek insan bedenleri değil

Pompeii’deki kazıların zamanı 16. yüzyılın sonlarına kadar uzanıyor, sadece bugün bildiğimiz Pompeii, kazıbilimci Giuseppe Fiorelli’nin yönetimindeki daha ileri bir zamanda şekillenmeye başladı. 19. yüzyıldan kalma bu kazıcılar, alanı kaplayan moloz ve kül katmanlarında ilerlerken, acayip bir şey ayrım etmeye başladılar: Çeşitli yerlerde insan kalıntılarını içeren belirgin çukurve oyuklar bulunuyordu.

Aslen bugün görmeye alıştığımız küllü modeller değil, bir vakitler zavallı bir kurbanın şeklinin lavı cesetlerinin çevresinde soğuması için iyice uzun bir zamanda açık tuttuğu boşluklar Pompeii vatandaşlarının gerçek “bedenleri” idi.

Beard, “Volkandan gelen araç-gereç ölülerin bedenlerini kaplamış, etraflarında sert ve sert bir yapı oluşturmuştu” diye yazdı ve sürdü: “Et, dahil organlar ve giysiler yavaş yavaş çürüdükçe, geriye bir boşluk kaldı – bu, ölüm noktasındaki cesedin şeklinin tam bir negatif iziydi. Parlak bir düşünce ile, o boşluğa Paris alçısı döktüğünüzde, vücudun bir bütün olarak aynısı olan bir alçı modele ulaşacağınızın çözülmesi oldukça uzun sürmedi. Fakat bunlar bir tek bir kopya – gerçek bir bedenden ziyade bir ‘anti-beden’.

Napoli Üniversitesi antropoloğu Pier Paolo Petrone, 2017’de History and Archeology Online ile yapmış olduğu görüşmede, çağdaş kazılarda kullanılan yöntemlerin birazcık daha güncellendiğini söylemiş oldu: “Bugünlerde alçı kalıpların insan içeriğini araştırmak için 3D-CT taraması benzer biçimde X-ışını tekniklerini daha iyi kullanabiliyoruz.

Sadece Petrone, büyük ihtimalle, 1860’lardaki ilk setle hemen hemen benzer olan bir halde yeni dökümler yapıldığını da söylüyor. ender görülen alçı yerine duru bir epoksi reçine kullanılabilse de, geleneksel karışım “kurbanın vücutlarının muhteşem, harikulade kopyalarını elde yapmak eylemek için en iyisi olmaya devam ediyor” diyor.

Kısacası, günümüz şartlarında Pompeii’nin en meşhur çekim deposu olan taşlaşmış bedenler aslına bakarsak şehrin gerçek sakinleri değil. Hatta, günümüz şartlarında o denli da istisnai bir cisim de değiller. Bu figürleri oluşturmak için kullanılan teknik tekrardan kullanılabilir olduğundan dolayı, her bir bedeni istediğimiz kadar “klonlamamız” mümkün.

bundan farklı olarak, bilhassa bölgenin 160’tan çok bombanın hedefi olduğu 2. Dünya Savaşı benzer biçimde dış önemli ölçüde etkiler nedeniyle bu modellerin pek bir çok (ve kazı bölgesinin kendisi) dikkat edilmesi gereken hasar görmüş oldu. Beard, “Şimdilerde gördüklerimizin parçaları, tekrardan oluşturmanın bir tekrardan oluşturulması” diyor ve devam ediyor: “Kimseyi sahtecilikle suçlamıyorum. Demek istediğim, bizim Pompeii’miz – aslına bakarsak bir çok klasik sit alanı benzer biçimde – çağdaş tekrardan oluşturucular ve konservatörler ile orijinal Romalı inşaatçılar arasındaki işbirliğinin bir ürünü ve işin büyük kısmı bizim tarafımızda.”

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ