Organ nakli tarihçesi.. İlk Organ nakli ne zaman ve nasıl yapıldı?

Organ nakli tarihçesi, gezegende ilk ne vakit yapılmış oldu, ülkemizde ilk ne vakit yapılmış oldu benzer biçimde aramalarınıza içeriğimizde cevap bulabilirsiniz.
Organ nakli tarihçesi
3.yüzyılda Kilikya’da yaşayan Cosmas ve Damian adlı ikiz aziz/hekimlerin, bacağı ülser bir hastaya hemen hemen ölmüş siyahi bir Etiyopyalının bacağını naklettiği söylencesi, Jacobus de Voragine tarafınca yazılan The Golden Legend (Altın Efsaneleşmiş) adlı Ortaçağ kitabından bugüne ulaşmıştır. 16. yüzyılda Gaspare Tagliacozzi’nin cenk yaraları sebebiyle burnunu yitirmiş hastalara kendi kollarından kestiği ten parçalarıyla yama yapma hikayesi de öyleki… 1668’de Hollandalı Job van Meeneren, bir köpeğin kafatasından insana ilk kemik naklini gerçekleştirmiş; 1906’da ilk kornea nakli Dr. Edward Zirm tarafınca yapılmıştı. Sözün aslı, hastalanmış veya hasar almış bir gövde parçasının sağlam olanıyla değiştirilmesi fikri ve bu çerçevede girişilen deneyler oldukça eskilere dayanıyor. Sadece efsaneler ve mucizeler bir tarafa bırakılacak olursa, doku ve organ naklinin tarihçesi muazzam bir şekilde nihayet 60 seneyi kapsıyor.
İlk başarı göstermiş organ nakli nasıl yapılmış oldu?
Bir canlıda teknik olarak başarı göstermiş ilk böbrek naklini, Macar kökenli bir operatör olan Emerich Ullmann, Viyana’da 1902 senesinde bir köpek üstünde gerçekleştirmişti. 1906’da Jaboulay tarafınca meydana gelen insan üstündeki ilk iki böbrek naklinin birinde domuz, diğerinde ise keçi böbreği kullanılmıştı. Bu erken dönem nakillerin hiçbirinde böbrek birkaç günden çok çalışmadı ve hastalar kısa zamanda kaybedildiler. O tarihlerde başka bir alternatif yoktu; hemodiyalizin uygulanmaya başlamasına daha 38 sene vardı.
Organ nakli çalışmalarında nobel getiren buluş
2.Dünya Savaşı esnasında Glasgow’da bir yanık ünitesinde işçi Peter Medawar, homogreftlerin başarısız olmasının bağışıklık sisteminin bir tepkisi olabileceğini düşünmeye başladı. Medawar, Oxford’a döndükten sonrasında tavşanlar üstünde ten homogrefti emek harcamaları yapmış oldu; niçin red geliştiğini araştırdı. İkiz hayvanlarda red olmuyordu. Yalnız tek yumurta ikizi olarak herkesçe malum olan ve genetik yapıları bir bütün olarak benzer olan idantik ikizlerde değil, fraternal ikizlerde de red gerçekleşmiyordu. Bununla beraber benzer uterusta gelişen bu kardeşlerde birbirlerinin dokusuna karşı bir çeşit hoşgörü gelişiyor olmalıydı fakat nasıl? İkiz kardeşlerin kordon kanları anne karnında iken birbirine temas ediyor ve oluşan hoşgörü, yetişkinliklerinde de korunuyordu (chimerism). Böylece reddin sanıldığının aksine kaçınılmaz olmadığı bulunmuştu. Çalışmalarını sürdüren Medawar, ten greftinin nakledildiği bedende tetiklediği red cevabının bağışıklık sistemindeki mekanizmasını tanımladı. Bu bulgu Peter Medawar’a 1960 Nobel Tıp Ödülü’nü getirecekti.
Organ nakli için tıpta dönüm noktası
Vericiden alınan organın alıcı bedenin bağışıklık sistemi tarafınca yabancı bir varlık olarak algılanarak reddedilmesine engel oluş için vücudun koruma sistemini baskılamak gerekiyordu. Bu gaye ile ilk başvurulan metot, ışınım oldu. Doku toleransının tanımlanmasından 14 ay sonrasında Joseph Murray ve ekibi, Ronald Herrick’ten aldıkları bir böbreği onun tek yumurta ikizi olan Richard’a Boston’daki Brigham Hastanesi’nde 23 Aralık 1954’te naklettiler. Bu tıp tarihinde mühim bir dönüm noktasıydı; bir bireyden diğerine ilk kez başarı göstermiş bir organ nakli yapılmıştı. Operatör Murray’in köpekler üstünde deneysel tecrübesi vardı. Böbrek yetmezliğinden ölmekte olan hastanın tek yumurta ikizi vardı ve böylece nakledilen böbreğin red tepkisi olmayacaktı. Taşıma meydana getirilen hasta Richard, 8 sene daha yaşadı. Ayrıca evliliğe ilk adımını attı ve iki çocuk sahibi oldu.
Kaynak: #Eski dönem