İnsanlar, yaşamları boyunca ne kadar tükürük üretir?
Bir saat, bigün ya da hayatınız süresince… Ne kadar tükürük ürettiğinizi asla merak ettiniz mi? yanıt oldukça şaşırtıcı olabilir.
Düzgüsel bir günde averaj bir insan 0,5 ila 1,5 litre içinde tükürük üretir. Günde 0,7 litre benzer biçimde düşük bir averaj alırsak, bu, senede ortalama 255,5 litre tükürüğe eşittir. Bu da, ortalama 80 senelik averaj insan geçerliliği süresince ortalama 20.440 litre tükürük üretimi anlamına gelmektedir. Başka bir deyişle, bir insanoğlunun yaşamı süresince imal ettiği tükürük ile minik bir yüzme havuzunu doldurmanız mümkün.
Peki fakat bir insan niçin bu kadar çok tükürük üretiyor?
Tükürük, ağzınızda oldukca sayıda mühim role haiz karmaşık bir biyosıvıdır. örnek olarak, nişastayı parçalayan, diş minesinin tekrardan mineralleşmesine yardım etmek için kalsiyum ve fosfat elde eden amilaz enzimini ihtiva eder ve ağız boşluğundan vücudunuza giren patojenik mikroorganizmalara karşı savunmada kilit öneme haizdir.
Tükürük büyük oranda sudan (yüzde 99) ve daha düşük bir oranda proteinlerin, elektrolitlerin ve hazım enzimlerinin karışımından (yüzde 1) meydana gelir.
Ağzınızda var olan üç anne salgı bezi ve oldukca sayıda minik salgı bezleri tarafınca üretilir. Parotis, submandibular ve lisan altı bezleri olarak isimlendirilen üç anne salgı bezi, imal edilen toplam tükürüğün yüzde 90’ını sağlarken, kalan yüzde 10’luk kısmı da minik salgı bezleri tarafınca salgılanır.
Uyarılmamış bir durumda (mesele yiyecek yemediğiniz zamanki dinlenme durumu), toplam tükürük hacminin ortalama üçte ikisi submandibular bezler tarafınca üretilir. Parotis bezi ikaz altında (çoğu zaman çiğneme ya da tat alma uyarısıyla) devreye girer ve bu durumda ağızdaki tükürüğün ortalama yüzde 50’sini oluşturur. Sadece, lisan altı bezleri hem uyarılmamış aynı zamanda uyarılmış durumda tükürüğün minik bir kısmına katkıda bulunmaktadır.
2.000 senedir alaka odağı
Tükürük, 2.000 yıldan fazla bir süredir dünya genelinde tıbbi geleneklerde mühim bir yere haiz. alışılagelmiş Çin tıbbının eski uygulayıcıları, vücutta benzer kaynaktan geldikleri için tükürük ve kanın “kardeş” olduğuna inanıyorlardı. İncil iç oluş suretiyle mukaddes kitaplarda da tükürüğün iç olduğu mucizeler içeriyor. On dokuzuncu yüzyılın sonlarında bile, tükürüğün iyileştirici olduğu söylenen özellikleri çeşitli hekimler tarafınca mühim sayılıyordu.
Tükürüğün tedavi edici bir madde olduğuna bundan böyle inanmıyoruz sadece bu vaziyet, onun çağıl tıpta bir gayesi olmadığı anlamına gelmiyor. Günümüz şartlarında, vücudun umumi sıhhat durumu hakkında mühim içgörüler sağlayabildiği için tükürük mühim bir teşhis aracı rolüne haiz. Tükürük, pek oldukca bileşenden oluştuğu için hastalıkları tanımlamanın yanında ayrıca hastalığın ilerlemesini setretmek ve kestirmek için faydalı olan farklı hastalık sinyali biyobelirteçleri içerebiliyor.
bundan farklı olarak, kanın aksine invazif olmayan metotlarla basitçe misal alınabilmesi de çözümleme edilmesini kolaylaştırıyor. Hatta tükürüğü prostat kanserinin bir göstergesi olarak kullanmak için teknikler bile var.