Etkileyici ve ölümcül doğası ile Danakil Çöküntüsü…
Yakıcı sıcaklıktaki sular, kükürtlü kaynaklar, kostik asit havuzları ve kavurucu buğu bulutları… Tüm bunlar ürkütücü bir yeri konu alıyor benzer biçimde gözükse de, şimal Etiyopya’daki Danakil Çöküntüsü aslen meraklı gezginler için etkisi altına alan bir jeolojik vaka anlamına geliyor. Mavi yanan lavları ve parlak sarı kaynakları, gözler için psikedelik bir vaziyet benzer biçimde görünebilir, sadece bunlar kıtasal yarıkların mükemmel bir tezahürü.
Yerkabuğu gezegen süresince benzer kalınlıkta değildir ve Danakil Çöküntüsü benzer biçimde yerlerde kıtasal yarıklanmanın tesirleri ayrım edilebilir diri renklerle görülebilir. Burada tektonik plakalar birbirinden ayrılarak bir vakitler komşu olan Danakil Alpleri ve Etiyopya Platosu benzer biçimde oluşumları ayırıyor.
Sıcak, renkli ve sıkıntılı arazi, bölgeye “Cehenneme Oluşturulan Kapı” lakabını kazandırdı, sadece yüzyıllardır insanoğlu tarafınca elle tuz madenciliği için kullanılmış ve o zamandan beri popüler bir gezinsel yer haline gelmiş.
NASA’nın Dünya Gözlemevi’ne nazaran, Danakil Çöküntüsü’ndeki devamlı batan arazi, bigün büyük bir göl ya da büyük ihtimalle yeni bir okyanus oluşturacak biçimde suyla dolacağı anlamına geliyor, sadece şimdilik yüzeyinde daha korkulu şeyler köpürüyor. Danakil Çöküntüsü, ortalama 287 metre yükseklikte var olan ve Erta Ale yanardağ zincirine katılan bir yanardağ olan Gada Ale’ye ev sahipliği yapıyor. Bu yanardağ, içinde kaynayan sıvı ve gazlardan meydana gelen geniş bir krater gölünün kaynadığı lav ve kül katmanlarından meydana gelen bir stratovolkandır.
Sıcak ve yaşanılamaz çevre, en çekicileri Dallol kükürt kaynaklarında yer edinen bir görüntü ve koku karışımı yaratıyor. Dallol Yanardağı’nın tabanında yer edinen tuz düzlüğü, neona yakın yeşil, turuncu ve sarı tonlarında yaylar ve kraterlerle bezenmiş.
Bölgenin yırtıcı rengi, deniz suyu ile kükürt, demir ve bakır benzer biçimde volkanik mineralleri bir araya getiren eşi olmayan arazisinden kaynaklanıyor. Araştırmacılar, klor ve kükürt gazı çeşitliliğini ortaya çıkarmasına karşın, 2017 senesinde Dallol’un sularında oldukça azca olsa da yaşamın gelişebileceğini keşfettiler.
Bu bölgede, gereğinden fazla sıcağa, tuzluluğa ve asitliğe benzer anda dayanabildikleri için “poliekstremofiller” olarak sınıflandırılan sularda yaşayan bakterilerin kanıtları da bulunmuş oldu.