Dünyanın en tehlikeli yerlerinden biri: Karaçay Gölü

Dünyanın en tehlikeli yerlerinden biri: Karaçay Gölü

Karaçay Gölü, Dünya gezegenindeki en radyoaktif göl olarak biliniyor. Suları o denli gereğinden fazla radyasyona maruz kalmış ki, kıyısında bir saat güneşlenmek bile bir insanı öldürmeye yetebiliyor.

Radyasyonlu göl, orta Rusya’nın cenup Ural dağlarında bulunmakta. Mahalli Türk dillerinde “siyah su” veya “siyah dere” anlamına gelen Karaçay adı, gölün suyundaki kirliliğin korkulu seviyelerine göndermede bulunmakta. Burası Soğuk Harp’ın ilk günlerinde Sovyetler Birliği için bir atık depolama kapasitesi olarak kullanıldıktan sonrasında şaşırtıcı derecede radyoaktif hale gelmiş.

REKLAM ALANI

Gölden oldukça uzakta olmayan Mayak nükleer kompleksi, ortalama 90 kilometrekarelik bir alana yayılıyor. Sovyet atom bombası projesi için plütonyum yaratmak suretiyle 1940’larda inşa edilen devasa nükleer tesis, 1989 senesine kadar haritalarda görünmeyecek kadar gizli saklı bir kent olan Çelyabinsk-65’in bir parçasıydı.

Stalin ve generalleri, Amerika’nin Hiroşima ve Nagasaki’ye atom bombası atmasının peşinden onlara yetişebilmek için can atıyorlardı, bu yüzden Mayak’ın inşası, atık maddelerin nasıl münasip biçimde imha edileceği oldukça azca düşünülerek alelacele başlatıldı. 1951 senesine gelindiğinde, radyoaktif atıkların Techa Nehri’ne boşalmasını engellemek için Karaçay Gölü’nü rezervuar olarak kullanmaktan başka seçenekleri kalmamıştı.

Worldwatch Enstitüsü tarafınca “Dünya’nın en pis noktası” olarak tanımlanan bölge, mahalli ekosistem için dikkat edilmesi gereken bir problem teşkil ediyor.

Internasyonal Atom Enerjisi Ajansı tarafınca paylaşılan bir rapora nazaran, 1950’lerde Karaçay Gölü’ne tahmini 500 milyon küri beta radyoaktif nüklit döküldü. Bir tek gölün içinden de bahsetmiyoruz; radyoaktif su yeraltı sularına da sızarak gölden ortalama 4,8 kilometre öteye kadar ilerledi.

Kirliliğin boyutu 1967 yazında kuraklık gölü vurunca belirgin bir halde ortaya çıktı. Gölün kurumuş yatağı, yakındaki yerleşim yerlerinin üstüne savrulan toza dönüştü ve düzinelerce mahalli köyü mühim düzeyde ışınım yağmuruna tuttu.

10 metre uzaklıkta 600 röntgenlik ışınım seviyeleri

1990’larda, gölün çöplük olmaktan çıkmasından oldukça sonrasında, kenarından yalnız 10 metre uzaklıkta 600 röntgenlik ışınım seviyeleri kaydedildi. Burada oldukça uzun bir zamanda öylece kalmak, ölümcül sonuçlar doğurabilir. Izah etmek gerekirse, 100 röntgen ışınım hastalıklarına niçin olurken, 400 röntgen ise bir çok insanı bir ay içinde öldürebilir.

1991’de Sovyetler Birliği’nin çöküşü esnasında Mayak’ın varlığı nihayet kabul edildiğinde, Karaçay Gölü’nün radyoaktif mirasının tesiri de ortaya çıktı. Bölgede yaşayan insanoğlu içinde kanser vakalarının yüzde 21, doğum anomalilerinin yüzde 25 ve löseminin yüzde 41 oranında arttığı ifade edildi.

Her neyse ki, 263 milyon dolarlık bir proje olanakları sayesinde son senelerde çeşitli muvaffakiyetler elde edildi. Nuclear Engineering International, 2016 senesinde Karaçay Gölü’nün toprak, kaya ve hususi beton bloklarla doldurulduğunu bildirdi. Mayak’ın web sitesinde yer edinen bir açıklamada, gölün kapatılmasından sonraki ilk 10 ay süresince meydana getirilen gözlemlerin “yüzeydeki radyonüklit birikiminin belirgin bir halde azaldığını” gösterdiği, yeraltı sularının seviyesinin ise “normlar dahilinde olduğu ve kaygı duyulacak bir vaziyet olmadığı” açıklandı.

Binaen aleyh, Karaçay Gölü’nün ışınım tesiri varlığını sürdürmeye sürecek. Internasyonal Atom Enerjisi Ajansı tarafınca paylaşılan raporda da belirtildiği şeklinde: “Karaçay Gölü yeryüzünden sonsuza dek kaybolsa bile, onunla ilgili problemler sürecek.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ