Dünya’nın çekirdeği hakkında yeni bilgiler

Gezegenimizin dahil işleyişi ile alakalı bilgilerimiz depremlere bağlı. Depremler esnasında meydana gelen sismik dalgalar gezegen içindeki sınırlardan seker veya ortam değişikliğinden yansıyan veya kırılan ziya dalgaları şeklinde bükülür. Sadece ne kadar derine inilirse, hem bir tek gezegenin merkezinden hemen hemen direkt geçen dalgaların etkilenmesi aynı zamanda daha uzaktaki sınırlardaki etkileşimlerin yarattığı şamata sebebiyle incelenmesi o denli zor hale geliyor.
Netice itibariyle, 20 seneden uzun bir süredir Dünya’nın en içinde bir dahil çekirdek olduğu varsayılsa da, bu mevzu, bahis belirsizliğini korumaya sürdü. Avustralya Ulusal Üniversitesi’nden Dr. Thanh nihayet Phạm ve Profesör Hrvoje Tkalčić yeni bir makalede nihayet bunu doğruladıklarını iddia ediyorlar. Bu sonuca erişmek için, Dünya’da ileri art sıçrayan ve çeşitli durumlarda beş kez geçen 6 ve üstü büyüklükteki 200 depremin sismik dalgalarının varış sürelerindeki gecikmeleri kullandılar.
Phạm ve Tkalčić en içteki bu çekirdeği 650 kilometre genişliğinde sert bir “metal top” olarak tanımlıyor, bu da onu Ceres’ten daha ufak, sadece öteki anne dönem asteroitlerinden daha büyük yapıyor. Sismik P dalgaları, Dünya’nın dönüş eksenine 50 aşama açı icra eden bir yol süresince yüzde 4 daha yavaş aşama kaydediyor. Yazarlar bunu, demir atomlarının oldukça yüksek ısı ve basınçlarda kendilerini düzenleme biçiminden meydana gelen kristal bir yapıya haiz bulunduğunun işareti olarak yorumluyor. Sert çekirdeğin art kalanı süresince devinim, ekvator düzlemi yönünde en yavaş olarak gerçekleşiyor.
Tkalčić, “Bu dahil çekirdek, Dünya’nın evrimsel tarihinin bir vakit kapsülü gibidir. Gezegenimizin geçmişindeki vakalara oluşturulan bir kapı vazifesi gören fosilleşmiş bir kayıttır. Surat , sima ,çehre milyonlarca ila milyarlarca sene evvel Dünya’da oluşan vakaları müşaahade ediyoruz” diyor. Yazarlar, büyük bir global olayın en içteki çekirdeğin dahil çekirdeğin art kalanından farklılaşmasına niçin bulunduğunu, sadece bunun ne işe yaradığını hemen hemen bilmediklerini öne sürüyorlar.
Sıvı haldeki dış çekirdeğin parçaları katılaştıkça dahil çekirdeğin bir tüm olarak büyüdüğüne inanılıyor. Sadece, en içteki çekirdek ile onu çevreleyen kabuk arasındaki sınırın değişip değişmediğini bilmiyoruz.
Yazarlar gelecekteki araştırmaların en içteki çekirdek ile etrafındaki kabuk arasındaki sınırı incelemesini öneriyor.
Geçen sene Tkalčić ve bir başka meslektaşı, Mars’ın dahil yapısı ile alakalı düşüncelere alan okuyarak, mantosunun sert bir kabuğa soğumak yerine hala hareketli magmaya haiz olduğuna dair kanıtlar sunmuşlardı. Araştırma, Nature Communications dergisinde gösterildi.