Ay, yavaş yavaş uzaklaşıyor… Peki, bu neden oluyor?
![Ay, yavaş yavaş uzaklaşıyor… Peki, bu neden oluyor?](https://herdembilgiler.com/wp-content/uploads/2023/03/1678219448_Ay-yavas-yavas-uzaklasiyor-Peki-bu-neden-oluyor-1024x576.jpg)
Ay, Dünya’nın çevresindeki yörüngesi ile insanlık zamanı süresince dikkatimizi ve ilgimizi çeken bir cisim olmuştur. Pek oldukca uygarlık takvimlerini bu feza cismini en gerekli alacak biçimde oluştururken, çeşitli hayvanlar Güneş’in Ay’dan yansıyan ışığını kullanarak yönünü bulmuştur.
Daha da önemlisi, çeşitli teorilere bakılırsa Ay, gezegenimizdeki yaşamı mümkün kılan koşulların oluşmasına ve hatta Dünya’daki yaşamın daha en başından başlamasına muavin olmuş olabilir. Gezegenimizin etrafındaki yörüngesinin, bugün yaşamımıza hakim olan çeşitli mühim hava sistemlerinde de rol oynadığı düşünülüyor.
Sadece tüm bunlar olurken Ay gezegenimizden yavaş bir halde uzaklaşıyor.
Ay, “Ay Çekilmesi” ile Dünya’dan uzaklaşıyor
Dünya’nın çevresinde duyarlı bir halde dengelenmiş yörüngesinde bizlere bir tek bir tarafını göstererek dönerken, “Ay çekilmesi” olarak herkesçe malum olan bir süreçte yavaş yavaş gezegenimizden uzaklaşıyor. Bilim adamları, Apollo misyonlarının astronotları tarafınca Ay yüzeyine yerleştirilen reflektörlerden lazerler ateşleyerek, nihayet zamanlarda Ay’ın ne kadar süratli art çekildiğini kati bir doğrulukla ölçmeyi başardı.
Ay’ın her sene 3,8 santimetre hızla Dünya’dan uzaklaştığı doğrulandı. Ve Ay bu biçimde uzaklaşırken, günlerimiz birazcık daha gittikçe artıyor.
Ay ve Dünya arasındaki ilişkiyi inceleyen Londra Üniversitesi Royal Holloway’de jeofizik profesörü olan David Waltham, “Her şey gelgitlerle ilgili” diyor ve devam ediyor: “Dünya üstündeki gelgit sürüklemesi dönüşünü yavaşlatır ve Ay bu enerjiyi açısal momentum olarak kazanır.”
Ay, Dünya’dan niçin uzaklaşıyor?
Dünya dönerken, yörüngesinde dönen Ay’ın yerçekimi, okyanusları çekerek yüksek ve alçak gelgitler oluşturur. Bu gelgitler aslen eliptik bir halde hem Ay’ın yerçekimine doğru aynı zamanda Ay’ın yerçekiminden uzağa uzanan bir su “şişkinliğidir”. Sadece Dünya, kendi ekseni çevresinde, Ay’ın yukarıdaki yörüngesinden oldukca daha süratli döner, bu da, altında devinim eden okyanus havzalarından meydana gelen sürtünmenin, suyu kendisiyle beraber sürüklediği anlamına gelmektedir. Bu, şişkinliğin Ay’ı geriye doğru çekmeye işçi yörüngesinde birazcık ilerisinde devinim etmesine neden olur. Bu, gezegenimizin dönme enerjisini yavaşça tüketir, dönüşünü yavaşlatırken Ay enerji kazanır ve daha yüksek bir yörüngeye geçmesine sebep olur.
nihayet analizlere bakılırsa, gezegenimizin dönüşündeki bu artan frenleme, averaj bir Dünya gününün uzunluğunun 1600’lerin sonlarından bu yana yüzyılda ortalama 1,09 milisaniye arttığı anlamına geliyor. Öteki tahminler, tutulmaların daha eski gözlemlerinden yararlanarak, bu sayıyı birazcık daha yükselterek yüzyılda 1,78 ms bulunduğunu söylüyor.
Bu miktar oldukca ufak şeklinde gözükse de, gezegenlerin uzun geçerliliği düşünüldüğünde derin bir değişime işaret ediyor.
Ay’ın, Güneş Sistemi’nin doğumundan sonraki ilk 50 milyon sene içinde oluştuğu düşünülüyor. En yaygın kabul gören kuram, embriyonik Dünya ile Theia olarak herkesçe malum olan Mars büyüklüğündeki başka bir nesne arasındaki çarpışmanın, şimdi Ay dediğimiz şeyi bir araya getiren bir araç-gereç ve yıkıntı yığınını oluşturduğudur. Ay’ın eskiden Dünya’ya bugün olduğundan oldukca daha yakın olduğu, Dünya üstündeki kaya şeritlerinde korunan jeolojik verilerden açık bir halde anlaşılmaktadır.
Ay şimdilerde bizlerden 384.400km uzaklıkta bulunmakta. Sadece yakın tarihindeki bir emek harcama, ortalama 3,2 milyar sene evvel Ay’ın Dünya’dan bir tek 270.000 km, doğrusu şu anki mesafesinin ortalama %70’inde bulunduğunu gösteriyor.
Ay’ın bu değişen mesafesi ve Dünya’nın oldukca daha kısa olan gece-gündüz döngüsü (12 saat) Dünya’daki ısı farklılığının oldukca daha azca olmasına neden olmuş ve solunum ve fotosentez oranlarını etkilemiş olabilir.
Sadece, Ay çekilmesi hızı eski dönem süresince durağan(durgun) değildi ve çeşitli dönemlerde senede 7cm’ye kadar çıksa da, umumi zamanı ile karşılaştırıldığında şimdilerde daha süratli olduğu bir zamanda yer alıyoruz.
tekrar de, şu anki yüksek art çekilme hızında bile, Ay’ın Dünya’yı bir bütün olarak terk etmesi pek ihtimaller içinde değil. Güneş’in ölümünün ortalama 5-10 milyar sene sonrasında gerçekleşeceği tahmin ediliyor ve Ay, şu anki hızı ile bu sondan evvelinden Dünya yörüngesinden çıkmış olmayacak.
Sadece daha kısa vadede, iklim değişikliğinin niçin olduğu erime sebebiyle buzullarda ve buzullarda hapsolan su miktarını azaltarak günlerin birazcık daha uzamasında insanlığın kendisi de rol oynayabilir.
Kuramsal olarak, NASA’nın Artemis programıyla Ay’a uçacak bir sonraki astronot grubu, anne gezegenlerine 60 sene daha evvelki Apollo programındaki öncüllerinden daha uzaklardan baktıklarını söyleyebilirler.
art kalanımız için yaşamımız, geçen her günün uzunluğuna eklenen pikosaniyeleri ayrım edemeyecek kadar kısa…