Baldur’s Gate Serisinin 3. Oyuna Kadar Olan Hikayesi

Baldur’s Gate Serisinin 3. Oyuna Kadar Olan Hikayesi

nihayet yılların en fazlaca beklenen oyunlarından kabul edilen Baldur’s Gate III, sonunda erken erişimden çıktı ve tam sürüm haliyle oyun mağazalarındaki yerini aldı. Bu görkemli FRP oyunundan evvel neler yaşandığına gelin beraber görelim.

Dungeons & Dragons markası son senelerde büyük bir art dönüşe imza uzaklaştırıyor. “Fantastik Rol Yapma Oyunu (FRP)” denildiğinde akla ilk gelen adlardan olan D&D, evvel bir beyaz perde filmiyle, sonrasında da yeni bir AAA oyunla mühim bir rönesans yaşıyor. Bu esnada da eskiden yarattığı kuvvetli hikayeleri bu güne değin taşıyor. Bunlardan birisi de Baldur’s Gate markası elbet. 

REKLAM ALANI

Baldur’s Gate adı verilen şeyin ne olduğuyla başlamış olalım.

faerun

Yukarıda gördüğünüz harita, Faerun adlı fantastik gezegenin bir haritası. Bu haritada al yuvarlakla işaretlenmiş olan yerde de Baldur’s Gate adında olan yerleşim bulunmakta. Doğrusu burada bir kapıdan değil, bir yerleşim biriminden laf ediyoruz. Tema Ortaçağ olduğundan dolayı bir kent, çevresinde bir iki kale, üç beş köy şeklinde bir yerleşim laf konusu. Bu yerleşimlerden kabul edilen Candlekeep, bir çeşit bilimsel niteliği olan yerleşim vazifesi görüyor. Hikayemiz de orada başlıyor şeklinde gözüküyor, fakat bir tek gözüküyor. 

Sen benim kim olduğumu biliyor musun?

baldur's gate

Ben bilmiyorum da… Fantastik evrenlerin en klişe, en rahat karakter geçmişi hikayesi “Çocukken anam babam öldü, kardeş hala dede falan da yok, beni eğitime aldılar hop level 1 karakter olarak geldim.” şeklindedir. Baldur’s Gate de benzemekte bir halde başlıyor fakat en azından bu kere kız kardeşimiz var. Candlekeep’te bir büyücünün yanında kız kardeşimizle beraber kalıyoruz. Bir büyücü diyip geçmeyelim, kendisinin bir adı var, Gorion. Evvel Candlekeep’e olan baskından kurtuluyoruz, sonrasında da kendimizi yollara vuruyoruz. Gorion, bizi siyah zırhlar içindeki bir düşmandan yardımcı olmak için kendisini feda ediyor, şu hayatta kızkardeşimizle başbaşa kalıyoruz. Gayemiz hem kendimizi yardımcı olmak, aynı zamanda Gorion’a ne işe yaradığını ortaya çıkarmak. 

İşte ortalığın karışmaya başladığı nokta da tam olarak burası. çünkü bizim maceraya atılmamızdan fazlaca daha evvel başlamış iç olacağımız öykü. Forgotten Realms (Unutulmuş Diyarlar)‘ın kendi hikayeleri içinde yer edinen Time of Troubles‘tan başlamış olan bir yolculuğa biz aslına bakarsak 20 sene kadar sonradan iç oluyoruz. 

Time of Troubles mı? O da nedir?

Time of Troubles DnD

Şimdi bu Forgottten Realms dediğimiz yerde tanrıdır, tanrıçadır, yarı tanrıdır bunlardan toplamda birkaç surat , sima ,çehre adet var. Bunların işi kuvveti de “Aman ben daha kuvvetli olayım, ben daha da çok hükmedeyim.” falan şeklinde şeyler. O yüzden de baştanrı olan Ao’nun elindeki Alınyazısı Tabletleri olarak isimlendirilen tabletleri çalmaya çabalıyorlar. Ao ise yapı olarak pek Zeus falan şeklinde bir baştanrı değil, daha fazlaca Semavi dinlerdeki tanrı figürüne benziyor ve tanrısal hakkaniyet uyguluyor. Helm isminde cennetin kapılarında bekleyen gözcü tanrı dış bütün tanrıların güçlerini ellerinden alıyor ve onları, Faerün’de insan suretinde gezmeye zorluyor. Bu süreçte büyü sapıtıyor, tanrıçalar ve tanrılar ölümlü hale geliyor, ki bir kısmı da ölüyor. 

İşte bu ölecek olan kişilerde birisi de, bir kehanetle kaderi kendisine bildirilmiş olan Bhaal. Kendisi katliam tanrısı olarak ölmeye fazlaca mesafeli bir şahıs olduğundan dolayı, kafasında bir plan yapıyor. Ölmeden evvel yapabildiği kadar fazlaca çocuk yapmış olup, evlatları büyüdüğünde tekrardan hayata dönmeyi planlıyor. İnanır mısınız ikimiz de meğerse o çocuklardan biriymişiz, Candlekeep’i basan da, bizi öldürmeye çalışırken Gorion’u katleden de Sarevok adlı üvey kardeşimizmiş. Kendisini, oyundaki seçimlerimizden bağımsız olarak öbür dünyaya göndermek zorunda kalıyoruz ve ilk oyun da bu aşamada sonlanmış olan olabilmektedir. 

Baldur’s Gate 2: Düşmanlarımızı Cehennemin Kapılarına Kadar Geçirmek

baldur's gate II

Bu oyuna bir hapishanede başlıyoruz. Öğreniyoruz ki ilk oyundan sonrasında Jon İrenicus diye bir büyücü bizi hapsetmiş fakat bacımız Imoen gelerek bizi kurtarıyor. Tam envai tür yaratıkla başa çıkıp dışarı çıkıyoruz, bir de ne görelim? Şehrin esrarengiz koruyucuları (bunlara Cowled Wizards deniyor) hem bacımızı hem Irenicus’u yakalamış, Spellhold isminde bir hapishaneye gönderecekler. Ikimiz de Athkatla adında olan bu şehirde kardeşimizi kurtarmanın yollarını arıyoruz. Özetle çokça rüşvet gerektiği için çokça altın topladığımız bir takım maceranın arkasından Spellhold’a gidiyoruz. 

Spellhold’a vardığımızda kontrolün Irenicus’a geçtiğini müşaahade ediyoruz. Kendisi hem bizim aynı zamanda sonradan onun da Bhaal’ın kanını taşıdığını öğrendiğimiz Imoen’in ruhlarını büyüyle çalıyor. Imoen’in ruhunu da Bodhi adındaki vampire veriyor, zira o da Irenicus’un kız kardeşi. Slayer adında olan bir canavar formuna dönüşebilmemizin ve de büyük ihtimalle Drizzt Do’Urden adlı ikonik karakterin olanakları sayesinde Bodhi’yi bir otomobil dövüyoruz. 

muhakkak ki hiçbir fantastik evrende bir düşman tek seferde bir bütün olarak ortadan kalkmaz, o yüzden Suldanessellar adlı elf şehrine kadar Irenicus’u kovalıyoruz. Onun gayesi da hayat Ağacı’ndan kuvvet çekmek ve bizlere faik geliş. Olmuyor. En sonunda maceramız Cehennem’e kadar uzanıyor. Hazır Irenicus’un ruhunun gideceği yer orası, paket servis yapmış olup kendisini art geliyoruz. 

Ben Şimdi, Dünyaların Yok Edicisi Olan Ölüm Olmadım mı?

bhaal

Sonraki ilave paketle birlikte hikayemizin yavaş yavaş sonlanmaya başladığını da müşaahade ediyoruz. Bhaalspawnların sayısı ile güçleri doğru orantılı, sağda solda Bhaalspawnlar öldükçe kalanların kuvveti artıyor. En kuvvetli 5 Bhaalspawn ise doğal ki biz ve dört adet daha talihsiz üvey kardeşimiz. Bu kardeşlerimizden birisi ejderha, birisi ateş devi ayrıca, babamız asla boş durmamış. 

Melissan adından bir abla, Bhaalspawn kardeşlerin birbirlerine düşmesini engellemeye çalışsa da oyun içinde üvey kardeşlerimizi birer birer ortadan kaldırıyoruz. En sonda da Melissan’ın aslına bakarsak babamızın eski başrahibesi olan Amelyssan bulunduğunu öğreniyoruz. Kendisi, bizi ortadan kaldırıp yeni Ölüm Tanrıçası olmanın ardında. Öyleki olmuyor, biz dövüyoruz kendisini. Sonrasında da babamızın tahtına gidiyoruz. Ya yeni katliam tanrısı oluyoruz, ya merhametli bir tanrı oluyoruz, veya tahtı parçalayıp ölümlü olarak yaşayıp gidiyoruz. Böylece şu anne kadar çıkmış Baldur’s Gate oyunlarının hikayeleri tamamlanmış olabilmektedir. 

Ayrıca D&D hikayeleri ilerlediği için bu oyun, eski oyunlardan 100 sene kadar sonrasında geçecek ve büyük ihtimalle pek de daha evvelki hikayeyle bağlantılı olmayacak. Diğer taraftan D&D konularında, Baldur’s Gate oyunlarının sonundaki seçime de bir yanıt verilmiş: Abdel Adrian adlı Bhaalspawn, tahtı kırıyor. Kendisi ölünce Bhaal, onda saklı özün de özgür kalmasıyla tekrardan diriliyor, tahtı da yine yapıyor.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ