Sinemasal Bir Mücadele Ürünü İngiliz Sineması ve 15 İngiliz Filmi

Sinemasal Bir Mücadele Ürünü İngiliz Sineması ve 15 İngiliz Filmi

İngiliz Sineması Zamanı

İngiliz Sineması, William Shakespeare, Thomas More, Charles Dickens, Aldous Huxley ve Virginia Woolf benzer biçimde dünya edebiyatında mühim yere haiz olan edebiyatçılar yetiştiren İngiltere beyaz perde anlamında ele alındığında edebiyatta olmasıyla birlikte talihli sayılmazdı. Bunun başlıca sebebi sinematik olarak Fransa ve Amerika’nin tesir ve baskıları ile devamlı savaşım içinde olduğu bilinmektedir. Bilhassa Amerika filmleri ile ortak dili kullanıyor oluşlarının bu etkileşimi daha kolaylaştıran bir rol oynadığı tartışılmaz bir gerçektir.

İngiliz beyaz perde zamanı belirli dönemlerde bu baskılardan sıyrılarak tekrar belirli yönetmenler elinde geliştirilmiş ve Avrupa sinemasında kendine yer edinmeyi başarmıştır. Benim için daha oldukça siyah gülmece filmleri ile ilgimi çeken bir diyar sineması olan İngiliz sineması üretimde olduğu değişik dönemlerde zamanı filmler, biyografi filmler benzer biçimde değişik alanlarda da üst düzey ürünler ortaya koymuşlardır. Gelin bu dönemlere hep beraber bir göz atalım

REKLAM ALANI

İngiliz Sineması Erken Dönem

Beyaz perdenin varoluşun ilk adımları olarak sayılabilecek olan hareketli fotoğraflar 1889’da İngiliz icat eden William Friese Greene tarafınca Londra’daki Hyde Park’ta çekilmiştir. Avrupa’da bu süreçler yavaş yavaş bütün ülkelerde birbirine benzemekte halde ilerlemeye başlamış ve ilk kamera ile çekilen filmler ortaya çıkmaya adım atmıştır. Robert W. Paul ve Birt Acres üretmiş fakat hemen hemen patentini almamış oldukları 35mm kamera ile Şubat 1895’te Clovelly Cottage’da ilk İngiliz kısa filmi olan Rough Sea at Dover (Dover’da Dalgalı Deniz) çekmişlerdir.

Bunu takip eden süreçte Lumière kardeşlerin 1896’da Londra’da gerçekleştirdikleri gösterimlerinin arkasından İngiliz beyaz perde endüstrisinin ilk kıpırtıları ülkenin kendi öncüsü Robert Paul’un çabalarıyla bir başlangıç yapmış oldu. tekrar bu zamanda 1898’de Amerikalı yapımcı Charles Urban, Londra merkezli Warwick Trading Company’yi büyük ihtimalle biyografi ve havadis, bilgi, salık oluş suretiyle İngiliz filmleri yaratmak için yaygın hale getirmiş olduğu bilinmektedir.

İngiltere’nin ilk 40 senelik sinemasının öyküsü, İngiliz sinemacıların yaptıkları ilerlemeleri gölgede terk etmek, koyvermek için devamlı tehdit eden yabancı saldırılarla beraber turk yerli hırs hikayesidir. Sadece bu zamanda Robert W. Paul ile beraber George A. Smith, James Williamson ve Cecil Hepworth adlı yönetmenler sektörün yerleşmesi ve gelişmesi penceresinden mühim rol oynamışlardır.

İngiliz sinemasının yükselen figürü Cecil Hepworth, İngiliz sinemasına filmler üreten meşhur Amerikalı direktör D.W. Griffith’e İngiltere’nin en büyük tepkisi olarak tasvir edilmelidir. 1899 senesinde Hepworth kendi film laboratuvarını kurarak ülkenin mühim sessiz film yönetmenlerine sponsorluk yapmıştır. Kendisinin en mühim filmi ise Kurtarıcı Rover (1905)’dır. Hepworth, 1897 senesinde Sinematografinin ABC’si adlı bir kitap yazıp yayınlamış ve ilkel bir ses kayıt sistemi geliştirmiş; beyaz perde endüstrisinin kuruluşuna mühim katkılar elde etmiştir.

Herkesçe malum olan erken dönem İngiliz filmleri günlük vakaları özetleyen melodramatik yapımlardı. Ve izleyiciler tarafınca herkesçe malum olan metinler olan Shakespeare oyunları ve Dickens romanlarının uyarlamaları tercih edilmekteydi. Walter R. Booth tarafınca yönetilen Scrooge veya Marley’in Hayaleti (1901), senaristliğini Dickens’ın yapmış olduğu en eski uyarlamalardan biridir. Bununla birlikte Walter R. Booth’un yönetmenliğini yapmış olduğu Sanatçının Eli (1906) ilk İngiliz 3D filmi olarak bilinmektedir.

1920’lerde İngiliz film endüstrisi Amerika ile rekabetin maksimum hale geldiği dönemlerden biridir. Öyledir ki dahil pazarda gösterilen filmlerin yalnıza %25’inin İngiliz filmi olduğu bilinmetedir. Birinci Dünya Savaşı sonrası İngiliz film endüstrisini Amerikan filmlerinin baskısından kol kanat germek amacıyla 1927’de parlamento tarafınca kabul edilen Sinematograf Filmleri Yasası ve “kota sistemi” ile uygulamaya konulmuştur.

1930’larda İngiliz Vesika Okulu isminde olan ve gerçekçi bir beyaz perde akımı İskoç direktör John Grierson’un öncülüğünde oraya çıkmıştır. Sovyet sinemacıların gerçekçi çalışmalarından etkilenerek biyografi beyaz perde anlayışını İngiltere’ye taşımıştır. Beyaz perdenin gerçeği yansıtma aracı olma anlayışını benimseyen Grierson’ın 1929 senesinde çekmiş olduğu The Drifters (Balıkçı Tekneleri) döneminde büyük başarı yakalamasıa niçin olmuştur.

Arkasından sesli döneme geçiş ile beraber Anthony Asquith, Alfred Hitchcock benzer biçimde yönetmenlerin yükselişi ile 1930’larda İngiliz sineması bir oldukça mahsul ortaya koymuşlardır. Meşhur direktör Alfred Hitchcock, ilk dönem filmlerini İngiltere’de üretmiş daha sonraları ürünlerini ABD’da vermeye devam etmiştir. Bu zamanda İngiltere’de erken dönem heyecan filmlerinden olan Blackmail (1929)’i çekmiştir. The 39 Steps (1935) and The Lady Vanishes (1938) tekrar bu zamanda üretilmiştir.

İngiliz Sineması – The Lady Vanishes

İkinci Dünya Savaşı ve Sonrası

Cenk periyodu tüm Avrupa’da olduğu benzer biçimde İngiltere’de büyük bir çöküş sürecine niçin oldu. Hükümdarlık Film Birimi, İkinci Dünya Savaşı süresince Komünikasyon Bakanlığı bünyesinde propaganda amaçlı filmler yapmıştır. tekrar harp sonrası dönemlerde bütün ülkelerde olduğu benzer biçimde bu filmlerin aslolan gayesi ulusal birlik ve beraberlik propagandasıdır.

1940-1945 yılları aralığında İngiltere’de çekilen filmlerin tamamı, İkinci Dünya Savaşı’nın mühim vakaları çevresinde dönüyor olarak tanımlamak tam anlamı ile doğru olmasa da tekrar de bir yerden faşizm güçlerine karşı İngiltere’nin yürekli mücadelesine değiniyor demek yanlış olmaz.

İngiliz Sineması ve serbest Beyaz perde

serbest Beyaz perde, İngiliz Beyaz perde Enstitüsü’nün tecrübe Komitesi’nce desteklenen, genç yönetmenler tarafınca başlatılan bir devinim olarak 1955 senesinde ortaya çıkmıştır. Bu devinim eleştirmen Lindsay Anderson’ın önderliğinde bir biyografi beyaz perde akımdır. Ticarileştirilmiş beyaz perdenin İngiltere nüfusunun büyük çoğunluğunun yaşamış olduğu gerçekliği yansıtmadığını düşünen bu yönetmenlerin gayesi genç sinemacıların maddi engellerle karşılaşmaksızın serbestçe film üretebilmesiydi. serbest Beyaz perde hareketinin İngiliz Vesika Okulu’ndan bir bütün olarak değişik Fransız şiirsel gerçekçiliğinin tesirinde geliştiği bilinmektedir.

Yaratıcı kamera çalışmalarını ve sinematografileri ile ülkenin toplumsal durumu ve kültürel çatışmalarına gerçekçi bir yaklaşımla değinmişlerdir. Bu akımda biyografi filmler stüdyo haricinde gerçek mekânlarda ve gerçek kişilerle yakın plan ve detay çekimleri sağlanarak ağırlıklı olarak siyah-beyaz çekilmiştir. Akımın mühim filmlerine söz gelimi Lindsay Anderson, Tony Richardson ve Karel Reisz’in yapımları gösterilebilir. Bu akım İngiliz yeni gerçekçiliğinin öncüsü olarak nitelendirilir.

İngiliz Sineması Yeni Dalga

İngiliz Yeni Dalgası, 1959-1963 yılları aralığında İngiltere’de görülen bir akımdır. İngiliz Yeni Dalgası, Fransız Yeni Dalgası ile karakteristik olarak birbirlerine yakın olarak nitelendirilebilir. Fransız Yeni dalgası Avrupa’da yeni akımlarının ortaya çıkışında mühim bir rol oynar. İngiltere’de de tıpkı Fransa’da olduğu benzer biçimde bu akımda 1950’li yılların başlangıcında çeşitli eleştirmenlerin yazıları ile kafa göstermeye adım atmıştır.

Bilhassa bu dönemlerde İngiltere de toplumsal sınıflar arasındaki farklılıkların artması ve çalışan sınıfının mücadelesine destek veren eski devlet okulu öğrencilerinin imal ettiği yapımlar olan yeni dalga sineması ürünlerini çalışan sınıfına ses veren yapımlar olarak dikkat çekmişlerdir.

tekrar hür beyaz perde benzer biçimde toplumsal gerçekçi nazar açısını beyazperdeye yansıtan bu akımın farkı bir zümreye odaklanmak yerine bir kahramana odaklanması olarak ifade edilebilir. Bu da bilhassa dönem itibari ile çalışan sınıfı kökenli aktörlerin ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir.

çoğunlukla bir endüstri bölgesinde bir çalışan kahramana odaklanan yapımlar temelde derslik çatışması ve derslik atlama mücadelesine odaklanırlar. Karel Reisz tarafınca çekilmiş olan Saturday Night and Sunday Morning (Cumartesi Gecesi ve Pazar Sabahı) ve Jack Clayton taradından çekilen Room At the top söz gelimi verilebilir.

1970’ten Bu güne değin

1970’lerde durgunluk dönemine giren beyaz perde endüstrisi 1980’lerde Hugh Hudson’ın yönetmenliğini yapmış olduğu Chariots of Fire (1981) ve Sir Richard Attenborough’un Gandhi (1982) filmlerinin Oscar’dan ödülle dönmeleri ile bir çeşit beyaz perdede yaşanmış olan rönesans olarak değerlendirilmiştir. İngiltere’de Thatcher’ın iktidarda olduğu ve Thatcher periyodu olarak vasıflandırılan bu zamanda beyaz perde endüstrisinin vergiye bağlanması ve devlet desteği penceresinden son derece kısıtlamalara gidildiği bilinmektedir.

Bu zamanda elde edilmiş muvaffakiyetler baskının yaratmış olduğu güçlük dönemlerinde yaratıcılığın oraya çıkması olarak değerlendirilmektedir. Bu zamanda modern filmlerin yanısıra bilhassa Victoria periyodu ağırlıklı oluş suretiyle dönem filmleri çekilmiştir.

“1981 Ayaklanmaları” ile süregelen şimal İrlanda’nın özgürlük mücadelesi toplumsal olarak etkili bir sürece niçin olmuş ve bu savaşım İrlandalı yönetmenler tarafınca ak perdede de sürdürülmüştür. İngiliz sinemasına büyük katkıları olduğu herkesçe malum olan Ken Loach, Neil Jordan, Jim Sheridan, Steve McQueen benzer biçimde yönetmenler ayrılıkçı düşüncelerin niçin olduğu bu toplumsal süreçte savaşım de mühim bir ideolojik rol oynadı. Jim Sheridan’ın yönetmenliğini yapmış olduğu My Left Foot (1989) ve Neil Jordan’ın Mona Lisa (1986)’sı kuzeyli yönetmenlerin başarıya ulaşmış yapımları içinde sayılmaktadır.

Yeni zamanda bilhassa film endüstrisinin gelişmesi ve desteklenmesi ile tekrardan doğuş periyodu yaşayan İngiliz Sineması bilhassa tabuları ve toplumsal yaşamı mevzu, bahis alan dramdan komediye kadar geniş bir perspektifte ürünler vermeye devam etmektedir. nihayet devrin gözde yönetmenleri içinde Michael Winterbottom, Mike Figgis, Gillies MacKinnon, Terry Gilliam, William Brookfield ve Christopher Nolan sayılabilir.

15 İngiliz Filmi

The Red Shoes (1948)

İngiliz Sineması
İngiliz Sineması – The Red Shoes

The Red Shoes, Michael Powell ve Emeric Pressburger ikilisi tarafınca yönetilmiş acıklı bir müzikal konulu bir filmdir. Genç bir balerin olan Victoria’nın yaşamına odaklanan film tutku ve idealler dünyası olan sahne sanatlarının nasıl bir yüksek disiplin gerektirdiğini gözler önüne koyan bir sahne arkası filmidir. Öyledir ki bu disiplin Victoria’yı kariyeri ile bir besteci olan sevgilisi içinde seçim hayata geçirmeye zorlar. Ve baleye olan bağlılığı ve aşkının, aşka düştüğü adam ile kontrol edilen bir balerinin ömür kesitini gözler önüne koyar.

Müzik ve danslarla ince ince işlenen ve sanat yönetmeninin elinde renk kullanımları ile bir başyapıt haline gelen The Red Shoes bu gün teknik gelişmeler sebebi ile kullanılmayan beyaz perde tarihinin en mükemmel görüntülerinden bazılarını veren üç şeritli Technicolor tekniği ile çekilmiş ve çekilmiş olduğu zamanda beyaz perde tarihinin en görkemli görüntülerini elde etmiş olan bir başyapıttır. Dip not olarak Black Swan’a benzerliği ile ilgili bir sürü yoruma denk gelebileceğiniz film aslen Daren Aronofsky’e esin veren filmdir.

Saturday Night and Sunday Morning (1960)

İngiliz Sineması
İngiliz Sineması – Saturday Night Sunday Morning

Saturday Night and Sunday Morning Alan Sillito’ nın benzer isminde romanından uyarlanarak Karel Reisz tarafınca perdeye aktarılmıştır. 50’lerin sonunda Nottingham’da yaşayan alkolik olarak tanımlayabileceğimiz Arthur isminde bir üretim merkezi işçisinin eğlenebilmek için kendine ayırabileceği tek dönemin hafta sonu olması vurgusu ile adım atar ki film adını da buradan alır. Arthur çalışan sınıfının harp sonrası zamanda baskılandığı ve tek düze yaşama zorlandığı zamanda asi bir karakter çizmesi ile adından oldukça lakırdı ettirmiştir.

İki hanım ile benzer anda ilişkisi olan Arthur’un yaşamı evli ve çocuklu olan sevgilisinin kendisinden hamile bulunduğunu öğrendiği anne kadar stabil gider. Tüm yaşamı işe terk etmek tv izlemek ve bara terk etmek olan ve bu düzenin içinde öfkeli bir adam haline gelen Arthur eşiyle olan evliliği de bu düzenin dayatması olarak görmektedir. İngiliz gerçekçiliği filmlerinin kim bilir en muhteşem, harikulade örneği olarak sayılabilecek film tabu haline getirilen cinsellik olgusunu ve bilhassa kürtaj meselesini evvelinden verilmemiş bir gerçeklik ile sunar. Film 1961’de “En İyi İngiliz Filmi” kategorisinde BAFTA ödülü kazanmıştır.

Chariots of Fire (1981)

İngiliz Sineması
İngiliz Sineması – Chariots of Fire

Hugh Hudson tarafınca düşük bütçe ile çekilen sadece adından uzun bir zamanda lakırdı ettiren bir yapım olarak hafızalarda yer bulmuştur. Spor/sporcu filmi olarak lanse ediliyor olmasının sebebi 1924 Paris olimpiyatlarına İngiltere’yi temsilen katılan Eric Liddell ile Harold Abrahams adlı iki atletin gerçek ömür öykülerinden yola çıkıyor olmasıdır. Aslına bakarsak film farklılıkları sebebi ile toplumda kabul müşahade etmek için çabalayan iki insanoğlunun hikâyesine odaklanmaktadır.

Litvanya kökenli Yahudi olan Harold Abrahams ile İskoç kökenli Eric Liddell in İngiltere’de o zamanda yaşanılan ötekileştirilme ve ayrımcılık duygusuna karşı kendilerini topluma kabul ettirmenin yolu olarak olimpiyat koruculuğunu seçmiş olmalarını ele alır. Ve bu mücadeleyi iliklerinize kadar hissetmenizi temin edecek bir gerçeklikle ortaya koyar. Chariots of Fire en iyi film, en iyi senaryo, en iyi kostüm ve en iyi film müziği dallarında oluş suretiyle dört dalda ani Oscar kazanmış bir yapımdır.

Night and the City (1950)

İngiliz Sineması
İngiliz Sineması – Night and the City

Gerald Kersh’in benzer adlı romanınan Jules Dassin tarafınca beyazperdeye aktarılan Night and the City periyodunun en başarıya ulaşmış film-noir örneklerindendir. Richard Widmark’a Harry Fabian rolündeki başarısından bahsetmeden geçemeyeceğim. Filmin konusu Harry Fabian adındaki bir beceriksiz bir dolandırıcının kendine kurtuluş olarak bir güreşçiyi merkezine koyduğu bir planı hayata geçirmeye çalışmasını mevzu, bahis alır. Bir oyun haline gelen bu planda kandırılmaya çalışılan ve aslen kandırılan arasındaki ilişkiyi gözler önüne koyar.

Winstanley (1975)

İngiliz Sineması
İngiliz Sineması – Winstanley

Direktör Andrew Mollove film tarihçisi olarak herkesçe malum olan Kevin Brownlow tarafınca 35mm kamera ile kara ak olarak çekilmiş olan 96 dakikalık bir filmdir. Winstanley yazınsal kaynağını, David Caute’nin Yoldaş Jacob isminde kitabından almış olsa da içinde modern esintiler de barındırmaktadır. Diggers isminde olan köylü hakaretinin kurucusu Gerrard Winstanley’in kara ak çekilmiş biyografisidir. İngiliz sinemasında mühim bir yeri olan biyografi konulu bir filmdir.

Brazil (1985)

İngiliz Sineması
İngiliz Sineması – Brazil

Siyah güldürü branşında İngiltere sinemasının otaya koyduğu başarıya ulaşmış yapımlardan kabul edilen Brazil (1985)’in direktör koltuğunda Terry Gilliam oturmaktadır. Tasarı bir vakit ve mekânda geçen distopik ilim kurgusal, fantastik bir siyah komedidir. Orwell’ın 1984 ünü seven okuyucularımızın izlemekten keyif alacağı bir film.

Brazil basit bir devlet memuru olan Sam Lowrey’ın dış gezegenimizin baskısından özgürleşmek ve özgürleşmek için düş yaşamına sığınması ve zaman içinde düş ve gerçeklik arasındaki ince çizgiyi kaybetmesini mevzu, bahis almaktadır. Gelişen değişen teknolojinin yansımaları, devlet otoritesi, siyaset ve aşk üstüne birazcık. Orwell birazcık Kafka esintilerini hissedebileceğiniz renkli keyifli ve kafa döndürücü bir filmdir.

Shallow Grave (1994)

İngiliz Sineması – Shallow Grave

Danny Boyle tarafınca yönetilen gerilim-kara güldürü türünün örneklerinden kabul edilen filmdir. Toplumsal normlarla alay eden ve çirkin bir gülmece anlayışına haiz İkisi adam birisi hanım oluş suretiyle ev arkadaşlığı icra eden üç arkadaşın kaldıkları eve dördüncü kişiyi aramaları ve buldukları ev arkadaşının ani ölümü üstüne yaşadıkları vakaları mevzu, bahis alır.

İnsan ilişkileri ve dostlukların güç durumda nasıl değişebileceğini özetleyen günümüz toplumunun dejenere münasebet anlayışına göndermeler icra eden bir filmdir. 1995’te BAFTA da “En İyi İngiliz Filmi Ödülü’nü alan film farklı yarışma ve festivallerde toplam 14 mükafat kazanmıştır.

Trainspotting (1996)

İngiliz Sineması – Trainspotting

Irvine Welsh’in benzer adlı romanından uyarlanan, Danny Boyle tarafınca yönetilen listemizdeki ikinci film olan Trainspotting İngiltere’de yaşanmış olan İskoç gençliğinin işsizlik ve uyuşturucu ile mücadelesini 20’li yaşlardaki Mark Renton ve dost grubunun üstünden bizlere aktaran filmdir.

Odak noktası bağımlılık olarak görünüyor olsa da filmin temelinde seçimlerin hayatta ne kadar tesiri olduğu veya olmadığı tartışılmaktadır. Bilhassa halüsinasyon sahneleri ile dikkati üstüne toplayan yapım sinemaseverlerin listelerinde uzun bir zamanda üst sıralarda yer almış ve almaya sürecek olan yapımlardandır.

Lock, Stock and Two Smoking Barrels (1998)

İngiliz Sineması – Lock, Stock and Two Smoking Barrels

Meşhur direktör Guy Ritchie’nin ilk uzun metraj filmi olan Lock, Stock and Two Smoking Barrels yayınlandığı zamanda beyaz perde eleştirmenlerinin beğenisini toplayan bir yapımdır. Filmin artist ekibini Londra’da yaşayan ve çokta tanınmayan adlar oluşturuyordu. Sadece bu adlardan birisi bu film ile beraber sesini dünyaya duyurmaya süregelen meşhur erkek oyuncu Jason Statham’dır.

Eddy, Bacon, Tom ve Soap isminde üç arkadaşın para ele geçirmek gayesi ile oturdukları kumarda şehrin mafyalarından birine yüklüce miktar borçlanmaları ve sonrasında bu borcu karşılığını vermek için yaşadıkları bir ekip vakaları mevzu, bahis almaktadır. Gülmekten kendinizi alamayacağınız iyi bir İngiliz siyah gülmece örneği olan filmin bir dikkat çekici vasfı de sound-tracklerinin mükemmelliğidir.

In This World (2002)

İngiliz Sineması – In This World

Listeyi hazırlayıp bir yol filmi eklemeden olmazdı. Meşhur İngiliz direktör Michael Winterbottom yönetmenliğinde In This World, Pakistan’da bir sığınmacı kampından kaçıp Londra’ya doğru yola çıkan Cemal ve Enayatullah’ın yol öyküsünü anlatmaktadır. Pakistan, İran, ülkemiz İtalya ve İngiltere hattında devam eden filmimizde mültecilerin yaşamış olduğu farklı güç koşullara şahit olmanızı sağlarken bir taraftan da idealize edilen ömür biçimine erişmek adına nelerin göze alınabileceğini ve nelerin yaşandığını gözler önüne sermektedir.

Film bir kısım eleştirmen tarafınca oldukça beğenilmiş ve bir sürü ödüle layık görülmüş olsa da çeşitli eleştirmenler filmin ne kurgu ne de gerçek olarak adlandırılabileceğini öne sürmüşlerdir. Aslına bakarsak tasarı biyografi niteliği taşıyan yapımın temel derdi benim düşüme nazaran kimseler üstünden değil vakalar üstünden mesajlar vermektir.

Ae Fond Kiss (2004)

İngiliz Sineması – Ae Fond Kiss

Ae Fond Kiss İrlanda-İngiltere arasındaki özgürlük mücadelesinde filmleri ile öne çıkan yönetmenlerden birisi bulunduğunu makalemizde da vurgulamış olduğumuz Ken Loach’un tekrar bu farklılıklar üstünden yola çıkarak anlattığı direnen bir aşkın hikâyesidir. İngiltere’de yaşayan İrlandalı müzik öğretmeni bir karı ile Pakistanlı bir gencin kültürel ve dinsel baskılara karşın bir aşk hikâyesini anlatmaktadır. Adını İskoç ozan Robert Burns’ın bir şiirinden alan filmin merkezinde aşk varmış benzer biçimde görünse de ülkede yaşanmış olan toplumsal problemleri da tatlı bir üslupla gözler önüne koyuyor.

Borat / Cultural Learnings of America for Make Benefit Glorious Nation of Kazakhstan (2006)

İngiliz Sineması
İngiliz Sineması – Borat / Cultural Learnings of America for Make Benefit Glorious Nation of Kazakhstan

Borat, Larry Charles tarafınca yönetilen bazen eleştirilere ve sansürlere uğraması ile oldukça popülerlik kazanan alışılagelmişin haricinde bir komedi konulu bir filmdir. Amerikan kültürünü tanıtmak ve bilgi almak için yola çıkan Kazak gazetecinin yaşamış olduğu durumları gezdiği ülkeleri yapmış olduğu röportajları ve Amerikalılar ile olan diyaloglarını tasarı biyografi formunda özetleyen bir güldürü ürünüdür. Aslolan hedefi Amerikan kültürünün bir eleştirisi olan film alışılagelmişin haricinde bir gülmece düşüncesi ile seyirciye keyifli dakikalar geçirtmekte…

Hunger (2008)

İngiliz Sineması
İngiliz Sineması – Hunger

Steve McQueen’in ilk uzun metrajlı filmi olan Hunger makalemizde da bahsettiğimiz 1981 ayaklanmaları esnasında açlık grevine süregelen ve sonrasında yaşamını kaybeden Bobby Sands’ın hikâyesi ışığında İngiltere’de bir hapishanede içinde İrlandalı askerlerinde içinde bulunmuş olduğu bir grup mahkûmun bulundukları koşulların düzenlenmesi adına yaptıkları açlık grevini mevzu, bahis almaktadır.

Bilhassa açılış sekansı ve 16.5 dk tek planda çekilmiş olan Bobby ve rahibin konuşma sahnesi oldukça tesirlidir ki bu kamera açılarındaki derinlik ve uzun tek plan çekimleri Steve McQueen’in ilk filmi ile büyük övgüler toplamasına niçin olmuştur.

Frank (2014)

İngiliz Sineması
İngiliz Sineması – Frank

Frank yönetmenliğini Lenny Abrahamson üstlendiği komedi-drama türünde bir filmdir. 1980’lerde bir grubun klavyecisi olan Jon Ronson’un anılarından yola çıkarak hazırlanmış olan kendini arayan bir müzisyenin hikâyesidir. Filmimizde de tekrar benzer adla klavyeci olarak gördüğümüz Jon tesadüfi bir vaka neticesinde kendini 5 kişilik bir müzik ekibinin içinde bulur.

Bu ekibin solisti kafasında dev gibi bir maske taşıyan Frank’tır. Zaman içinde toplumsal medya fenomeni haline gelen bu grubun yaşanmış olan trajikomik maceralarını bizlere sunmakta. Frank, en iyi senaryo branşında Britanya Bağımsız Film Ödülü, en iyi teknik başarı branşında Britanya Bağımsız Film Ödülü almıştır.

The Beatles: Yellow Submarine (1968)

İngiliz Sineması
İngiliz Sineması – The Beatles: Yellow Submarine

Listenin bonusu sevgili 3D filmlerini seven okuyucularımız için George Dunning’in yönettiği Beatles’ı özetleyen bir psychedelic animasyon konulu bir filmdir. Öyküsü John Lennon, Lee Minoff’ a ilişkin olan 3D filmi bununla birlikte bir Beatles şarkısı ile ortak adı taşımakta ve bu şarkının hikayesine odaklanmaktadır. Hem Beatles aynı zamanda 3D sevenler için kaçırılmayacak bir yapım.

Bibliyografi
Leach, Jim (2004). British Cinema
Aptourachman, Ebru Beyazıt (2017) İngiliz Sinemasında Thatcher Politikalarının Yansımaları Ve Problemleri
Coşkun, Esin (2003). Dünya Sinemasında Akımlar

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

film izle lcfilmizle tatlifilmizle yerfilmizle.com erotikadam.com erotikevim.com hizlierotikfilm zevklifilmizle alafilmizle farklifilmizle hdrfilmizle limonfilmizle 720p film izle filmci dayi full hd film izle real film izle pala film izle erotik film izle filmci abi full hd film izle
izmit escort bayan guvencehd.org Onwin deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler vbettr Piabet Betorder Kalebet giriş milosbet giriş meritking kingroyal kingroyal giriş Bizbet Betonred goibay.com marsbahis paşacasino giriş tombala siteleri Nakitbahis Megabahis Mislibet Betovis Tipobet 1win Milosbet Betwinner Kalebet Betist Mercurecasino Roketbet Romabet Golegol Zbahis Casinoplus Norabahis Piabellacasino Meritking şişi escort kızılay escort Melbet “Tarafbet Kingroyal Casinoplus Betriyal Oslobet Vbet Meritking Madridbet Ligobet Aresbet Siyahbet Orisbet Vaycasino Bahisbey Pekinbet Vbet nisanbet Sahabet Betpublic Fixbet Starzbet Betturkey Betandyou Matadorbet Supertotobet Betandyou Fixbet Starzbet betbox Maltbahis Jupiterbahis deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 7slots Coinbar Ligobet türk takipçi satın al Güvenilir bahis siteleri melbet 1win 1win onbahis melbet sahabet" Xslot betwinner giriş betwinner giriş betwinner 1xbet emuarticles.com ikimisligir levabet levabet.live Bet10beton betmoon120 Betmoon Hilbet Kalebet Nakitbahis Casinoslot Milosbet en iyi bahis siteleri Nakitbahis güvenilir bahis siteleri Belugabahis Pusulabet Celtabet roketbahis deneme bonusu veren siteler