Nuri Bilge Ceylan İsrail sitesine konuştu: Filmlerimle meydan okuyorum

Nuri Bilge Ceylan İsrail sitesine konuştu: Filmlerimle meydan okuyorum

Arava Internasyonal Film Festivali’nin kurucusu ve direktörü Eyal Shiray’in şeref konuğu olarak davet etmiş olduğu direktör Nuri Bilge Ceylan, İsrail sitesi Haaretz’e ifade etti

Ödüllü direktör Nuri Bilge Ceylan, İsrail’in Arava bölgesindeki Ashush Tabiatı Koruma Alanı’nda 9-19 Kasım 2022 tarihleri ​​içinde düzenlenen Arava Internasyonal Film Festivali münasebetiyle İsrail’e çağrı edildi.

REKLAM ALANI

Burada Hareetz sitesinden Nirit Anderman’a konuşan 63 yaşındaki direktör/senarist/fotoğrafçı, filmlerinin niçin uzun olduğuna, seyircilerin buna tepkisine ve yeni film projesine dair ifade etti…

CEYLAN’IN FİLMLERİ NEDEN ÇOK UZUN?

Gazeteci Anderman, festival sahasındaki bir çadırda görüştüğü Ceylan’ın filmleriyle ilgili “Filmleri oldukca uzun. Netflix ve TikTok çağı için son derece hantal” derken 2011 yılında yapılmış başyapıtı “Bir Vakitler Anadolu’da”nın 157 dakika, Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanan “Kış Uykusu”nun 196 dakika, 2018’deki son olarak projesi “Ahlat Ağacı”nın ise 188 dakika sürdüğünü yazdı.

“FİLMLERİ DÜNYAYI GÖRDÜĞÜM GİBİ YAPIYORUM”

Direktör Ceylan, Hareetz’te gösterilen röportajda şu şekilde ifade etti;

“Kimi zaman bu kadar uzun film setretmek güç geliyor, bunun farkındayım fakat bu devirde yaşamın hızı bana nazaran değil, o yüzden çektiğim şey bir çeşit ona karşı bir isyan. Filmleri gezegeni gördüğüm biçimde yapıyorum. Her neyse ki hala bu nevi filmlerle ilgilenen insanoğlu var. Elbet azınlıktalar fakat ne yapabilirim? Benim tempom bu.”

“FİLMLERİMLE MEYDAN OKUYORUM”

“Evet normal olarak. [Bu kadar uzun filmler yapmak] benim için bir alan okumak. Güçlükler beni motive eden şeyler. Film çekerken bir alan okumaya ihtiyacım var. Ve akıntıya karşı yüzdüğümü hissedersem, bu bana doyum duygusu veriyor, beni motive ediyor, o filmi yapmam için bana enerji veriyor. muhakkak ki, devamlı olarak onları kısaltmam tavsiye ediliyor, fakat her neyse ki kimse beni bunu hayata geçirmeye zorlayamadı zira beni korumuş olan anlaşmalarım var. tekrar de, bana devamlı bunu yapmamı tavsiye ediyorlar.”

“Fransız yapımcımla yaptığım bir anlaşmada örnek olarak eğer yaptığım film X dakikadan uzunsa bana daha azca ücret ödeyeceğine dair bir madde bile var. Fakat aslen bu maddeyi öneren bendim, böylece daha hür hissedecektim. Şundan dolayı bu biçimde, eğer sonunda oldukca uzun bir film çekersem, en azından o bunda bir avantaj görecek.”

“FİLMLERİM HERKES İÇİN BİR KABUS”

“Sanat içerikli özgürlüğümü devamlı koruyabilmiş oluş benim ayrıcalığımdır. Bunun sebebi de film hayata geçirmeye para ele geçirmek için başlamamış olammdı. Bunu yalnız meydana getirecek başka bir şeyim olmadığı için yaptım ve motivasyonum bir bütün olarak sanatsaldı. Bu olmazsa idi, üç saatten çok devam eden filmler yapamazdım. Ve bugünün dünyasında bu oldukca güç bir şey: Festivaller nefret ediyor, izleyici beğenmiyor ve benzer şey festival jürileri, satış şirketleri, dağıtımcılar de ilgilendiriyor. Her önüne gelen için bir ağırlık basma.”

“BAZEN 90 DAKİKALIK FİLM 3 SAAT GİBİ UZUN GELEBİLİR”

“Her neyse ki, filmlerimi seven bir azınlık var. Filmin süresi bir kişinin seyretme deneyimine nazaran değişebilir. Kimi zaman beğenmezseniz 90 dakikalık bir film size üç saatten uzun gelebilir fakat sevdiğiniz bir filmi izlerken asla bitmesin istersiniz. İlk filmlerim daha kısaydı fakat daha oldukca insan ayağa kalkıp salonu yarıda terk etti. Şimdi filmlerim daha uzun, ortalama üç saat, fakat bence tempoları daha süratli. Ve daha azca insan film ortasında ayrılıyor. Başlangıçta seyirciyi asla düşünmüyorum. Elbet biliyorum fakat bu mevzuda hiçbir şey yapmıyorum.”

“FİLMLERİMİ TANITMAKTAN, RÖPORTAJLARDAN HOŞLANMAM”

“Gerçek şu ki, filmlerimi tanıtmaktan bile hoşlanmıyorum. Başkaları yaptığında, benim için bir mesele değil fakat ben bunu yapmaktan utanıyorum. Asla bir kişiye filmimi izlemesini söylemedim ve kişilere filmim hakkında ne düşündüklerini asla sormam. Her önüne gelen ne müşahade etmek istediğine kendisi karar verebilir. Röportaj yapmaktan da pek hoşlanmam.”

“Şundan dolayı söyleyecek bir şeyim olmadığını hissediyorum, oldukca konuşmayı sevmem Gerçek hayatta yalnız dinlemeyi yeğlerim. Temelde bu yüzden nihayet film dağıtım şirketimden ayrıldım. bundan böyle beraber çalışmıyoruz zira benim oldukca çok röportaj hayata geçirmeye isteksiz olmamadan hoşlanmadılar. Daha çok röportaj yapmamı istediler, ben de reddettim ve sonrasında yollarımızı ayırdık.”

“Ahlat Ağacı’nı yazdığımda, Dostoyevski’nin Tanrı’yla oldukca çok diyalog, konuşma içeren ‘Ecinniler’ini okudum ve bunun ak perdede işe yarayıp yaramayacağını merak ettim. Kabul edeceğiniz gibi filmimizde felsefi diyalog tehlikeli bir şeydir, fakat ben tecrübe etmek istedim, bu bir alan okumaydı ve ben film çekerken alan okumaları severim. Sadece oldukca çok diyalog ortaya çıktığında, sinematik değerlerden ödün vermeniz gerekmektedir.”

“SEYİRCİYİ KIŞKIRTMAYI SEVİYORUM”

“Diyalogların işe yaraması için, mesele sahne başına daha çok kesme yapmalısınız, böylece daha iyi yürür. Sadece bu, üsluba birazcık ziyan verebilir, bu da benim için oldukca mühim. Şimdilerde sıradaki filmimi bitiriyorum. bundan farklı olarak oldukca çok diyalog içeriyor ve son derece uzun. Şimdiye kadarki en uzun filmim olacak. Aslen üç saat 17 dakika, ‘Kış Uykusu’ndan bir dakika daha uzun. Bunu yapmayı seviyorum. Size basit gelmeyen filmleri seviyorum zira vizyonunuzu genişlettiğine inanıyorum. bundan farklı olarak ilk seferinde beğenmediğim çeşitli filmlerin sonrasında favorilerim arasına girdiğini de biliyorum. Vizyonumuzu genişletmek için alan okunması gerektiğine inandığım için can sıkan olmaktan korkmuyorum. Seyirciye bir halde baskı yapmayı, onları kışkırtmayı seviyorum. Oldukca çok diyalog ya da uzun görüntüler vs.. Onlara alan okumanın bir yolunu bulabilirsem, yaparım.” .

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ