Minimalist Sinema Anlayışına Sahip 10 Film!

Minimalist Sinema Anlayışına Sahip 10 Film!

Bağımsız beyaz perdenin ruhunu en iyi yansıtan sanat anlayışlarından birisi şüphesiz minimalizm. Kavram olarak ortaya çıkışı 60’lı senelere dayanan minimalizm akımının, sinemadaki yansımalarını daha fazlaca teknik ve maddi yoksunlukların doğurduğu boşluğu içini doldurmak için, bağımsız yönetmenlerin sıkça başvurduğu bir metot olarak müşaahade ediyoruz. Bu anlamda minimalizm, düşük bütçeli filmlerle yolu sıkça kesişen, amatör ruhu çağrıştıran yapısının yanında, sanatın her sahasında olduğu şeklinde beyaz perdenin da büyük bir kısmında yapacağı tesiri hissettiren, kapsayıcı bir akım.

ülkemizde de bu anlayıştan etkilenen yönetmenleri Nuri Bilge Ceylan ve Semih Kaplanoğlu şeklinde isimlerle örneklendirmek mümkün. Nitekim minimalizm, etkisine almış olduğu büyük ustaların bugünkü üretim yöntemlerine büyük katkısı olmuş, sadeliğin gücüne inanan, gösterişten ırak bir anlayış.

REKLAM ALANI

nihayet olarak bu kavram çerçevesinde hazırlanan listeye geçmeden evvel Robert Bresson’un şu sözüne dikkat çekmek gerek: “İki tür sadelik olduğu bilinmektedir. Fena sadelik: Oldukça başından aranan, çıkış noktası olan sadelik; iyi sadelik: Seneler devam eden çabaların ödülü olarak gelen, varış noktası olan sadelik.”

Amour – 2012 – Michael Haneke

Minimalist Filmler – Amour

Anne ve Georges, yaşı kemale ermiş, emekli müzik öğretmenleridir. Çiftin tek evladı olan Eva da müzisyendir sadece kendi ailesiyle yurtdışına yerleşmiştir. Bigün kahvaltı esnasında yaşanmış olan bir vaka yaşlanmış çiftin hayatlarında bir dönüm noktası yaratır. Çift kim bilir evliliklerinin ve hatta hayatlarının en güç sınavıyla karşı karşıya kalmışlardır: Birbirleri için yapabilecekleri en büyük fedakarlık nedir?

Film, yaşlılık temasıyla ahenk içinde ağır bir ritimle ilerleyen, kimi süre insanoğlunun içine yumru şeklinde yerleşen bir vaka örgüsüne haiz. Haneke’nin çarpıcı ve mütevazi anlatımıyla yarattığı durağan atmosfer, gerçekliğin ıstırap yönleriyle ön plana çıkmasını sağlıyor. Aşk, evlilik ve yaşam üstüne işlenmiş gerçekçi dokusuyla Amour, izleyenleri hayatlarının nihayet demlerinde nelerle karşılaşabilecekleri ve aşkın evreleri şeklinde mevzularda düşünmeye iten bir film olarak karşımızda

Goodbye Dragon Inn (Bu San) – 2003 – Ming-liang Tsai

Minimalist Filmler – Goodbye Dragon Inn

Goodbye Dragon Inn (Bu San), mekanın dili üstüne yoğunlaşan anlatımıyla minimalist yaklaşımın son derece uç örneklerini gördüğümüz bir yapım. Çin’de kapanmak suretiyle olan büyük bir beyaz perde salonunun nihayet gösterimine şahit olduğumuz filmimizde, salonda gösterilen 1966 yapımı “Dragon Inn” filmindeki konuşmalar haricinde hemen hemen asla diyalog kullanılmamış. Film, salona gelen kitlelerin ve nihayet yayınlanma esnasında gerçekleşen tekrarlayan işlerin hikayesine sade bir nazar sağlıyor. Rahat olayların ve gerçek süre kullanımın atmosfere katkısını, hemen hemen orada bulunurcasına deneyimlemek mümkün.

Belonging (Ilinti) – 2019 – Burak Çevik

Minimalist Filmler – Ilinti

Mekanların ve atmosferin gücüne inanan bir başka yapım da Belonging (Ilinti). Film, bir cinayeti ve o cinayeti işleyen iki sevgilinin nasıl tanıştıklarını, gerçek bir hikayeden yola çıkarak konu alıyor. Şiirselliğin ve minimalizmin yanında deneysel yönü de son derece ağır basan film, yakın devrin sıradışı turk yerli filmlerinden birisi.

The Match Factory Girls (Tulitikkutehtaan Tyttö) – 1990 – Aki Kaurismäki

Minimalist Filmler – The Match Factory Girls

The Match Factory Girls filmi yönetmenin öteki filmleri “Shadows in Paradise” ve “Ariel” ile beraber Proletarya Üçlemesi’ni oluşturmakta. Beyaz perdede minimalist yaklaşımın mühim isimlerinden Finlandiyalı Kaurismaki kardeşlerin küçüğü Aki Kaurismaki, bu filmimizde anası ve üvey babasıyla beraber yaşayan genç bir kızın ağlatısal öyküsünü mevzu, bahis ediniyor. Kibrit fabrikasında emek vererek basit bir yaşam devam eden Iiris, bigün bu düzenin dışına çıkarak barda tanıştığı bir insanla beraber olur. Iris, istemediği bir gebelik neticesi yeni bir seviye arayışına geçse de tanıştığı adamdan beklediği karşılığı bulamaz. Böylece ailesiyle de arası bozulan Iiris, ona meydana getirilen bütün kötülüklerin öcünü almaya karar verir. Filmimizde gelişen vakalar toplumsal bir eleştiri çevresinde son derece naif dokunuşlarla işlenmiş.

Rosetta – 1999 – Jean-Pierre Dardenne, Luc Dardenne

Minimalist Filmler – Rosetta

Rosetta alkolik annesiyle karavan parkında yaşayan genç bir kızdır. Evi geçindirmek ve annesine sahiplenmek onun sorumluluğundaki işlerden bazılarıdır. İlerleyen zamanlarda Rosetta, kim bilir ilk kez, kendine bir dost edinmiş olsa da bu arkadaşlığı kendi çıkarları doğrultusunda mahvetmek zorunda kalır. Filmin genelinde Rosetta’yı takip eden omuz kamerası, genç kızın günlük rutinlerine, çalmış olduğu işlere ve karnına giren kramplara bizi de ortak ediyor. Çamurun içinde sürünmesine rağmen her şeyi kabul eden tavrıyla hiçliğin ortasında var olma mücadelesi güden genç kız, böylece beyaz perde tarihinin gelmiş geçmiş en mücadeleci karakterlerden birisi olmayı başarıyor. Dardanne kardeşlerin her şeyin azından faydalanarak yarattıkları Rosetta, yaşamı bir başına sırtlayan yalnız bir kızın serüveni.

Ten (Dah) – 2002 – Abbas Kiarostami

Minimalist Filmler – Ten

İran sinemasının gösterişten ırak, saf duyguları ele alan taktikleri, Ten (Dah) filmimizde de karşımızda. Tamamı bir kadının, otomobiline almış olduğu insanlarla yaşamış olduğu diyaloglar üstüne kurulu olan film, kültürel anlamda rahat ayrıntılarla büyük bir Tahran panoraması çiziyor. Bununla birlikte filmimizde, İran’da hanım oluş, terbiye, etik ve ebeveynlik şeklinde geniş bir yelpazeye haiz durumlar işlenirken, Abbas Kiarostami’nin diyalog yönetiminde ne kadar başarı göstermiş bulunduğunu müşaahade ediyoruz.

Castaway on the Moon (Kimssi Pyoryugi) – 2009 – Hae-jun Lee

Minimalist Filmler – Castaway on the Moon

İşini yitirmiş, kız arkadaşından ayrılmış ve fazlaca borcu olan Kim, intihar yapmak eylemek için bir köprüden atlar. Amma ve lakin birden çok mevzuda olduğu şeklinde bu mevzuda da başarı göstermiş olması imkansız. Han nehrinde bir adacığa sürüklenen Kim, kimsenin bilmediği bu yerde yeni bir yaşam kurmaya karar verir.

Sınırı olan mekan ve karakter kullanımı kervanına iç edebileceğimiz Castaway on the Moon, içinde çokça çağıl süre eleştirisi içeren, izlemesi keyifli bir Cenup Kore yapımı.

Mouchette – 1967 – Robert Bresson

Minimalist Filmler – Mouchette

Minimalizmin sinemadaki yansımalarına bakıldığında Robert Brenson’un bu alanda başarı göstermiş ilk örnekleri verdiğini sözcüklerle ifade etmek mümkün. Görüntü ve ritme büyük ehemmiyet veren direktör, art kalan bütün alanlarda yalınlığı yeğleyen, şatafatsız bir tarza haiz. Halihazırda bir klasik olan Mouchette filmi, arkadaşları tarafınca dışlanan 14 yaşındaki bir kızın, köhne bir kasabada alkol bağımlısı babası ve hasta annesiyle yaşamış olduğu ağlatısal hikayeyi mevzu, bahis ediyor. vaka örgüsünün arkasında, insanlığın özüne inen sorgulamalarıyla Mouchette, yapacağı tesiri yitirmeyen bir başyapıt.

Sex, Lies, and Videotape – 1989 – Steven Soderbergh

Minimalist Filmler – Sex, Lies and Videotape

Cinsel hayatıyla ilgili kafasında sorular var olan Ann Milaney, kocası tarafınca genç ve kendisine bakılırsa dışadönük bir karaktere haiz kız kardeşiyle aldatılmaktadır. Enteresan zevkleri olan bir ziyaretçi, süregelen bu durumu bozar. İlişkiler, aile ve sex üstüne sorgulamalar içeren film sade diyaloglar üstüne kurulu bir yapıya haiz. Bağımsız beyaz perde için mühim bir yere haiz olan Sex, Lies, and Videotape, bir tek birkaç karakterle kuvvetli bir münasebet ağı oluşturmayı başaran filmlerden.

Stranger than Paradise – 1984 – Jim Jarmusch

Minimalist Filmler – Stranger than Paradise

Jim Jarmusch’un kendine özgü beyaz perde dilini bütün dünyaya gösterdiği ikinci filmi Stranger than Paradise, kameranın durağan(durgun) olduğu tek plan sahnelerden oluşan ve her bir sahnenin karartmalarla birbirinden ayrılmış olduğu, zamanına bakılırsa alışılmadık bir yapım. Film, Macaristan’dan gelerek New York’a yerleşmiş olan sadece geldiği yere tahammül bile edemeyen Willie’nin, istemeyerek kuzeni Eva’yı konuk edişini ve bu minik misafirliğin New York- Cleveland- Florida içinde bir yolculuğa evrilmesini mevzu, bahis ediyor.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ