Mahzuni Şerif – herdembilgiler


Tam adı: Şerif Cırık (Âşık Mahzuni Şerif)
Doğum zamanı: 17 Kasım 1939
Doğum yeri: Kahramanmaraş, Afşin
Ölüm zamanı: 17 Mayıs 2002
Ölüm yeri: Krankenhaus Porz am Rhein gGmbH, Köln, Almanya
Boyu: –
Burcu: Akrep
Ailesi: Babası Zeynel, Anası Döndü
Eşi: Emine, (Sovina) Suna, Fatma Mahzuni
Çocuk (ları): Züleyha, Ferhat, Şirin, Emrah, Derya, Ali, Şeyda ve Yetiş
Mesleği: Türk halk ozanı
Etken Yılları: 1964-2002
Başlıklar
konusunda
Âşık Mahzuni Şerif Kimdir, Mahzuni Şerif Türk halk ozanıdır.
Aslolan adı Şerif Cırık olan Mahzuni Şerif, 17 Kasım 1939’da Kahramanmaraş’ın Afşin kazasının Berçenek köyünde dünyaya gelmiştir. Babasının adı Zeynel, annesinin adı ise Döndü’dür. “Şerif” adı, kendisi doğmadan evvel ölen amcasının adına ithafen verilmiştir. Mahzuni Şerif, yazdığı bir dörtlükte doğum zamanı ve soyu hakkında şunları dile getirmiştir:
“Tevellüdüm merak ise miladî otuz dokuz
Kasımın on yedisinde Zeynel babadan geldim.
Döndü anaya rahmolmuş, ehlibeyt meftunuyuz
Ben faninin acısına, seyrü sefadan geldim.”
Mahzuni Şerif, ilk evliliğini dayısının kızı Emine ile imam nikâhı olarak gerçekleştirmiştir ve bu evlilikten Züleyha isminde bir dünyaya gelmiştir. Şair, ilk eşinden name kanalıyla ayrıldıktan sonrasında ikinci evliliğini İtalyan asıllı Sovina (Suna) ile yapmış ve bu evlilikten Ferhat, Şirin ve Emrah adlarında üç evladı olmuştur. Suna’nın evi terk etmesinden sonrasında şair, üçüncü evliliğini Gaziantep’te bir ilköğretim öğretmeni olan Fatma Hanım ile yapmıştır ve bu evlilikten Derya, Ali, Şeyda ve Yetiş adlarında dört evladı olmuştur.
Aşık Mahzuni Şerif, Alembey köyündeki Lütfi Mehmet Efendi Medresesinde Kur’an eğitimi alırken köylerine ilkokulun yapılmasıyla medrese eğitimini bırakarak ilkokula başladı. 1955 senesinde, Ankara’ya nakledilen Mersin Astsubay Okuluna giriş yaptı ve 1959’da okulu bitirerek ordonat uygulaman sınıfına ayrıldı. Ankara Ordonat Uygulaman Okulunda eğitim almaya başladı. Burada okurken okulda meydana getirilen bir arama neticesinde çantasında Alevi-Bektaşi ozanlarının şiirleri ve Marksizm ilişkili kitaplar çıkmasıyla beraber okuldan firar etti ve tekrar okula art dönmedi. 1961’de ise Kuleli Askerî Lisesi’ne gitti lakin maddi zorluklardan dolayı eğitimini yarıda terk etmek, koyvermek mecburiyetinde bırakıldı.
Halk şiirine gönül veren ve konuşma dilini şiirleştiren Aşık Mahzuni’nin 453 plağı, 58 kasedi ve yayımlanmış 8 tane kitabı bulunur. bundan farklı olarak TRT tarafınca çekilmiş 2 tane belgeseli olduğu bilinmektedir. 1989-1991 yılları aralığında Halk Ozanları Federasyonu tarafınca gezegenimizin en büyük 3 ozanı içinde gösterilen Mahzuni Şerif’in, Türk halk müziği sanatçıları tarafınca laf ve besteleri sürekli olarak kullanılmıştır.
Doğum yeri Berçenek’e ithafen yazdığı rey Bizim Eller ve Üzüntü Tabip bestelerinin yanında ayrıca Dom Dom Kurşunu, Yedin Beni, Yuh Yuh, Maraş’tan Bir Havadis, bilgi, salık Geldi, Fadimem, Gül Yüzlüm, Ciğerparem, Mevlam Gül Şeklinde ifade ederek, Merdo, Dostum Dostum, Han Sarhoş Hancı Sarhoş, Çeşmi Siyahım, Yalan Dünya, Ağlasam mı?, Abur Cubur Adam, Katil ABD, Bu Mezarda Bir acayip mevcut ve Ekmek Kölesi şeklinde birden çok herkesçe malum olan eseriyle tanınan Âşık Mahzuni’nin türkülerini Gülden Karaböcek’ten Parlak zeka Müren’e, Zara ve İbrahim Tatlıses’ten Ahmet Kaya’ya, Mahsun Kırmızıgül’den Murat Göğebakan’a ve Selda Bağcan’a kadar bir fazlaca Türk halk müziği ve çeşitli pop müzik sanatçıları da öğrenim görmüştür.
Sivas Dramı adlı türküsünü ise 1993 senesinde yaşanmış olan Sivas Katliamı’nda yaşamını yitirenlere ithafen yazmıştır. 2001 yılının Kasım ayında kendisine, “Elhamdülillah Kızılbaş’ım ve laik’im. Ben değil, yedi sülalem Kızılbaştır. Bir kabahat var ise o da dedemdedir.” söylediği için, DGM tarafınca aleyhinde dava açıldı. Duruşma 27 Aralık 2001 tarihinde DGM’de yapılmış oldu.
2001 yılının başlarında rahatsızlanarak, kalp organı ve solunum yetmezliği sebebiyle yoğun bakım altına alınan Mahzuni Şerif, mayıs ayında taburcu edildi. Sadece evli, sekiz çocuk, dört torun sahibi olan Mahzuni Şerif, 17 Mayıs 2002 tarihinde Köln, Almanya’da öldü. Vefat ettiğinde, Devlet Güvenlik Mahkemesindeki davası hemen hemen sonuçlanmamıştı. Mezarı Hacı Bektaş Veli Külliyesi’nin yakınındaki Çilehane isminde olan yerdedir.
Videoları