LinkedIn Neden Facebookvari Bir Platforma Dönüştü?

LinkedIn Neden Facebookvari Bir Platforma Dönüştü?

LinkedIn, 2003 senesinde kullanım alanına oluşturulan, iş hayatına ileri atılmak isteyenlerin, farklı statülerdeki kişilerle network (toplumsal iş ağı) kurmasını sağlama gayesi güden bir platformdur. Sadece son senelerde birden çok kullanıcı bu platformun bundan böyle amacından saptığını düşünüyor. O vakit gelin, bu platformun nihayet zamanlarda niçin amacından saptığını size anlatalım.

LinkedIn denince akla en kolay biçimde, iş arayanlar ve iş verenler gelmektedir. Zira bu platformda yeni mezun ya da işinden ayrılmış olup yeni bir iş arayan kişilerin, alanlarında uzman kişilere ulaşmaya çalıştıklarını görebilirsiniz. Keza benzer biçimde, şirket sahiplerinin ve uzmanların, işe başlamış olacak bireylere farklı tavsiyeler verdiklerini de müşahade etmek mümkün. Aslen buraya kadar her şey tamam.

REKLAM ALANI

Kariyer geliştirme üstüne kurulu bir platformda, bu tip girişimlerin olması kadar düzgüsel başka bir şey olması imkansız dediğinizi duyar gibiyim. Sadece son senelerde işler çığrından çıktı. 900 milyondan daha çok kullanıcısı olan platform, bundan böyle resmen ciddiyetini kaybederek kitlelerin Feysbuk ve Instagram şeklinde toplumsal ağlarda paylaştıkları içeriklerle dolmaya başladı. Peki tek eleştirimiz bu mu? muhakkak ki de hayır. 

Aslen bu platformda yanan en oldukca gençler olabilmektedir. Zira bir çok vakit, ”aman o sertifikayı da alayım, o eğitime de katılayım, şu bağlantıyı da ekleyeyim bana referans olur” şeklinde düşünceler, ellerinde devasa bir sıfırla iş arayışına devam etmelerine yol açıyor. 

LinkedIn kullanıcıları bilirler ki bu sitede 7/24, yeni mezunların iş arayışları, aldıkları sertifikalar, yeni işe ya da bir eğitime başlama duyurularını içeren paylaşımlar akıp durur. muhakkak ki bir tek yeni mezunları değil, uzun süredir işi olmayan olan gençleri de bu tip paylaşımlar yaparken görebilirsiniz. 

Kariyer gelişimlerini tamamlamak için iş veren bu kitlelerin, bütünü olmasa da birçoğu, boşa uğraştığının bilincinde değil. Niçin diye soranlara sebebini şöyleki izah edeyim: Paracı sistemde bireysel başarı, bir fetişizme dönüşmüş durumda. Sistem size oldukca minik yaşlardan itibaren sınavlara girip arkadaşlarınızı potansiyel rakipler olarak görmeniz icap ettiğini aşılıyor. 

Kariyer

İyi üniversitelere gidip iyi derecelerle mezun olmanız gerekmektedir ki sistemin onayladığı ak yaka bir iş kolunda başarıya ulaşmış olabilesiniz. muhakkak ki bireysel başarının yanında, bir de kendinize network oluşturmanız gerekmektedir.

LinkedIn için sistemin bu beklentisinin açık şekilde işlediği bir platform demek mümkün. Örnek olarak toplumsal medya fenomenleri, farklı konularda içerik üretip kendilerine bir takipçi kitlesi yaratabiliyor ya; işte bu platform da insan kaynakları uzmanlarının, yönetenlerin, işverenlerin, şirketi olanların video, görsel ve metin içerikli paylaşımlar uygulayarak popüler olmalarını sağlıyor.

İş ilanları

Sadece bu kimseler aslına bakarsan belirli konumlarda kendilerine yer edinenler. Büyük ihtimalle da bu platformu işe alacakları insanlarla kontakt oluşturmak yerine, kendilerini öne çekip çıkarmak için kullanıyorlar.

Gel gelelim, iş arayan nispeten daha genç kesimler, bu insanları dost olarak eklediklerinde, kariyerleri için mühim bir adım olacağını düşünüyor. Sadece bu vaziyet, insanları işe alma şeklinde bir derdi olmayan LinkedIn üyesi işverenlerin bilincinde olmayan genç bireyler için devasa bir yanılgı. 

Bu kitlelerin gözlerine girebilmek için x enstitüsündeki parasız eğitimlere katılıp, x sertifikalarını belirli bir ücret karşılığında satın alan gençlerin tek yaptıkları şey, LindedIn profillerinin vitrininde bu tarz şeyleri sergilemek olabilmektedir. Peki bu şov, o platformda şirketini ve şirketinin başarılarını özetleyen işverenlerin ne kadar umrunda olabilmektedir?

İş arayışında olanlar, bağlantılarını çoğalttıklarında basitçe ve rahatça derhal işe girebiliyor mu? O bağlantılar, iş arayışı olan birinin işe girmesine muavin olabilmektedir mu? Bu tarz şeyleri bir sorgulamak gerekmektedir.

Yoksa bir çok ‘‘yeni katılım belgem”, ”yeni sertifikam” paylaşımlarına, benzer Feysbuk’ta üniversite kazanma heyecanını paylaşan bir gencin post’unun altına yorum icra eden akrabaları şeklinde kutlama mesajı bırakmaktan başka bir şey yapmıyor mu?

İşveren

Aslen gençlerin sırf işverenlere kendilerini donanımlı görünür kılmak adına, bir ihtimal mezun oldukları bölümle asla alakası olmayan bir alandan bile eğitimlere katılıp sertifikalar ve katılım belgeleri almaları da sorgulanmalı.

Zira bu vaziyet, birden çok alanda bilgisi olan sadece hiçbir mevzuda uzman olmayan bir prototipi (tiplemeyi) karşımıza çıkarıyor. Haliyle bu da iş başvurularında tercih edilmemeye yol açabiliyor. Sistem bir taraftan ”neyi ne kadar öğrenebiliyorsan öğren” derken, bir taraftan da senden sahasında uzman olmanı bekliyor. 

Linkedin paylaşımları

Ki LinkedIn sırf bu yüzden, insanları işe batırmak haricinde farklı eğitimlerin pazarlandığı bir özgür piyasaya dönüşüyor haliyle. Sözün aslı, pazarlama şirketlerinin ekmeğine yağ devam eden, ne yazık ki pek de ciddiyeti olmayan bir platform demek mümkün burası için. 

Firmalar de bir çok vakit, gençlerin kendilerini daha çok geliştirmesi gerektiği mesajlarını veren içerikler paylaşıyor. Bu işverenlerin, kişilere bir iş ortaya dökmek yerine, onları başarı fetişizmiyle tüketime yönlendirmekten başka bir şey yapmadıklarını gösteriyor.

muhakkak ki nadiren de olsa platformun amacına münasip kullanıldığı, kitlelerin birbirleriyle network kurduğu da olmuyor değil. Peki sorun bir tek bununla mı bitiyor diyecek olursanız, bekleyin dahası da var.

Kariyer geliştirme sitesinde, göndermeli sözler içeren paylaşımlar yapılmasındaki absürtlük…

LinkedIn

Bir düşünün, mülakata gidiyorsunuz ve patlatıyorsunuz bir özlü kelam. Gerçek hayatta bu, kişilere ”ne ilgi, niye bu tarz şeyleri söylüyor?” dedirtir ve kişinin işe girme şansını da düşürür. Sadece kariyer amaçlı kurulan bir sitede, ilginçtir ki iş ilanları veren sayfaların, devamlı başarıya ulaşmış olmanın önemi üstüne yaptıkları göndermeli paylaşımlar görebiliyorsunuz.

linkedin

Üstelik bir çok da Instagram ya da Feysbuk gönderileri ayarında. Yukarıdaki resimlerde gördüğünüz örnekler de aslına bakarsan mevzuyu net olarak açıklıyor. muhakkak ki bu sözler insanları başarmak için çalışmaya teşvik edebilir sadece bu tarz şeyleri üleştirmek için münasip platform LinkedIn olmayabilir.

Bireysel yaşam hikayelerini paylaşanlara ve LinkedIn influencer’lığına girişenlere ne demeli peki?

Braden Wallake

Geçtiğimiz günlerde HyperSocial’ın CEO’su Braden Wallake, LinkedIn’de paylaşılması asla beklenmeyen bir postu 43.000 takipçisiyle paylaştı. Wallake, anneannesinin vefat ettiğini takipçilerine duyurusunu gerçekleştirdi, bu elbet ki üzücü bir havadis, bilgi, salık olsa da netice itibariyle platformun müessese amacıyla asla ilgisi olmayan bir gönderi. 

Başarı öyküleri

Tasavvur edin, oldukca mühim bir firmanın CEO’su, kendisini misal alan kişilere iş bağlantıları kurma platformunda, bir yakınının vefatı üstüne üstüne koşarak annesinin yanına gittiğini falan konu alıyor. Keza insanın takip edenleri de onu sert bir halde eleştiriyor. Bu tip paylaşımlar uygulayarak şirketinin adını öne çıkarmaya çalıştığını falan söylüyorlar.

Bir ihtimal bu eleştiri çok abartılı sadece insanoğlu, bu tip gayriresmi bir paylaşımın yerinin orası olmadığını anlatmaya çalışmakta olabilir. İşin gülünç yanı, bu adam evvelinden de ağlarken çekmiş olduğu bir resmini tekrar LinkedIn’de paylaşmıştı. İşte bu yüzden, insanoğlu onun bundan böyle saçmaladığını düşünmekte pek de haksız değiller demek mümkün.

Linkedin sertifika

Bu misal, yabancılardan olsa da bizde de LinkedIn’de bireysel yaşam öykülerini paylaşan insanoğlu olmuyor değil. muhakkak ki onlar da eleştiri oklarını üstlerine çekiyor.

Bilhassa Twitter kullanıcıları bu tip içeriklerin dolaşıma sokulmasına tepki gösterebiliyor. Derlediğimiz birkaç örneği sizinle paylaşalım: 

linkedin özlü sözler

Bu misal akıllara ”0’dan yazılım öğrendim ve başarıya ulaşmış oldum” temalı hikayeler özetleyen LinkedIn kullanıcılarını getiriyor. Zira baktığımızda bu hikayeler, her önüne gelen her şeyi oldukca basit bir halde halledebilirmiş imajı çiziyor.

Sadece başarıya giden hiçbir yol, anlatıldığı şeklinde basit değil ne yazık ki ve kişilere ümit aşılamadan evvel her insanın her mevzuda başarıya ulaşmış olamayabileceği gerçeğini unutmamak gerek.

Twitter

Aysuda Ceylan adlı kullanıcı, LinkedIn’de kişiyi bilgilendirici içerikler paylaşıldığında, trajik yaşam hikayelerinden daha azca reaksiyon aldığını söyleyerek aslen meselenin reaksiyon sevdasından başka bir şey olmadığını oldukca doğru bir halde özetliyor.

Bir öteki enteresan mevzu, bahis ise LinkedIn influencer’lığı diye bir kavramın ortaya çıkmış olması. Pulse Influencer Awards adlı mükafat törenine katılan Thelma Teetee adlı kişinin Twitter’da bu biçimde anıldığı görülüyor.

Bizim toplumumuzda hemen hemen kendini bu biçimde tanıtan bir LinkedIn kullanıcısı yok. Doğal bu asla olmayacak anlamına da gelmiyor. O halde biz bu mevzuda yorumları size bırakalım. 

Bir de LinkedIn şeklinde bir kariyer platformunda gönüllülük esaslı duyuru verenlerin pes dedirtmesi yok mu…

Örnek, birinden hizmet talep ediyorsunuz ve karşılığında beklediğiniz tek şey gönüllülük. Bir defa hizmet almanın kendisi maddiyat içeren bir olgudur, işi icra eden kişiye ödeme yapmama şeklinde bir lüksünüz olması imkansız.

şahıs, üniversite öğrencisiyse ve daha iş hayatına atılmaya hazır değilse bir ihtimal kendini büyütmek olgunlaştırmak için bu ilanlara başvurabilir. Amma ve lakin bir işe başlamaya koyulmak amacıyla müracaat meydana getirecek olanlara ”gönüllü çalışacak şahıs arıyoruz” demek o kişinin alın terini sömürmek anlamına gelir.

Bu ilanlara bir hevesle başvuracak olanları uyaralım: LinkedIn’de iş ilanlarının üstünde tam zamanlı, yarı zamanlı, remote, ıraktan ya da gönüllü şeklinde ibareler yazar. illa ki bu vurgulara dikkat edin ki zamanınızı, sizi çalıştırıp üzerine bir de para vermeyecek kişilerle kontakt kurmaya bile harcamayın.

Esasen netice itibariyle şunları sözcüklerle ifade etmek gerekmektedir: LinkedIn’in bundan böyle network geliştirme amaçlı kurulmuş bir platform olma ciddiyetine haiz olmamasının sebeplerinden birisi de onun öteki toplumsal medya platformlarından algoritma, yazılım ve pazarlama stratejileri penceresinden bir farkının kalmaması demek mümkün. İlk kullanılmaya başladığı zamanlarda LinkedIn’in şimdiki kadar değişik içerik üretme vasfı (mesela videolu post paylaşma vasfı sonradan geldi) bulunmuyordu.

Bakmış olduğunuzda burada da bundan böyle diğerlerinde olduğu şeklinde hashtag kullanarak görüntülü, sesli ve yazılı içerik üretebilme özellikleri bulunmakta. O yüzden insanoğlu Feysbuk’ta ya da Instagram’da ne paylaşıyorlarsa, LinkedIn’de de fasıla fasıla bu tip paylaşımlar yapmakta pek bir mahzur görmüyor olabilir. 

İLGİLİ HABER

davet Merkezi Çalışanlarına Sektörün Geri Planında Yaşananları Sorduk: Burası Bir Bataklık, Giren Basit Çıkamaz!

İLGİLİ HABER

LinkedIn, Kripto Para Dolandırıcılarının Yeni Adresi Oldu: Tanımadığınız Hesaplara Dikkat!

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ