İspanyol Sineması ve Bu Coğrafyada Üretilmiş 25 Adet Bağımsız Film!

İspanyol Sineması ve Bu Coğrafyada Üretilmiş 25 Adet Bağımsız Film!

İspanya Sineması’nın Zamanı

Avrupa sinemasının bağımsızlık ve gerçeklik adına en büyük örneklerini içeren İspanyol Sineması ‘nı idrak etmek için başlanması ihtiyaç duyulan eski dönem 1895 yılıdır. İspanyol film endüstrisinin olmadığı bu yıllarda ilk haraketli resim makinelerinin öncüsü Lumiere Brothers‘ın ev sahipliğini yapmış olduğu haraketli resim sergisi izleyiciler ve üreticiler üstünde şaşırtıcı bir halde alaka odağı olmuştur. 1895 yılını takip eden iki sene içinde İspanya’da tamamı İspanyol yönetmenler tarafınca çekilmiş dört sessiz film yayınlanmış ve bu dört film İspanyol film endüstrisi tarafınca finanse edilmiştir.

Bu filmlerden rastgele birini öncelikli olarak nitelendirmek zor olsa gerek. Bundan dolayı zamanı belgelerin bir çok değiştirilmiş veya kaybolmuş pozisyondadır. Bu filmler : ‘Riña en un Cafe’ (Fructuós Gelabert), ‘Plaza del Puerto de Barcelona’ (Alexandre Promio), ‘Llegada de un şimendifer de Teruel a Segorbe’ (Anonim) ve Eduardo Jimeno Peromarta’nın ‘Salida de la misa de doce de la Iglesia del Pilar de Zaragoza’sı dır. Bu dört film, ilk oldukları şeklinde İspanyol halkının yenilikçi beyaz perdeye ve kendi sanatlarına haiz çıkışlarının örneğidir.

REKLAM ALANI
İspanyol Sineması
Salida de la misa de doce de la Iglesia del Pilar de Zaragoza

Luis Buñuel

Bu yıllardan 1914 senesine kadar devam eden erken dönem süresince Barcelona, İspanyol film endüstrisinin merkezidir. Sadece 1920’li senelere gelindiğinde ilk beyaz perde kulübünü, Madrid şehrinde açılışını takiben, Madrid merkez haline gelmiştir. Bu zamanda, İspanya’da imal edilen 44 filmin 38’i Madrid’de çekilmiştir. 20’ler emsalsiz İspanya’nın direktör koltuğuna şimdiye kadar girmiş en iyi film yapımcılarından önde gelen vizyoner Luis Buñuel’in tanınmaya başladığı yılardır.

Luis Buñuel Madrid Üniversitesi’nde yirminci yüzyılın başlarında eğitim görmüş ve seneler sonrasında Sürrealist olarak ün kazanacak olan; Salvador Dali ve Max Ernst şeklinde ressamlar ve fotoğrafçı Man Ray şeklinde sanatçılarla arkadaşlık kurmuş bir addır. İlk sinematik başyapıtlardan önde gelen ‘Un Chien Andalou’yu 1929’da çekerken filmin sürrealist resmini oluşturmak için ressam Salvador Dali ile beraber çalışmıştır ki Luis Bunuel’in Salvador Dali ile birden çok projesi olmuştur.

Sessiz Beyaz perde Süreci

Bu zamanda Avrupa’da egemen olan sessiz beyaz perde akımı İspanya’yı da etkilemiştir. Bu zamanda Fransa’daki Georges Méliès veya İngiltere’nin Alfred Hitchcock şeklinde Avrupalı meslektaşlarına ayak uyduran Segundo de Chomón şeklinde yönetmenler sessiz sinemayı benimsemişlerdir. Amma ve lakin bir film endüstrisi altyapısı olmadığından çekilebilen İspanyol filmlerin sayısı parmakla sayılacak kadar azdı. Bu aşaması ses çağına geçiş takip etmiştir. Nitekim bu geçişin cenk sonrası İspanyol sinemasının durumunu iyileştirdiğini söyleyemeyiz.

1931’de yok değil İspanyol film yapımcılarının ekipmanlarını değiştirmeleri ve sessiz film döneminden vazgeçmeleri geçiş mücadelesinin mühim bir göstergesi, tüm sene yalnız bir filmin çekilmiş olması idi. Manuel Casanova, Compañia Industrial Film Española’nın hizmete açılmasına kadar bu düzensiz üretim sürecini 4 sene sürmüştür.

İspanyol dahil Savaşı (1936-1939) sağcı milliyetçiler ve sol kanat bağımsızlık yanlıları arasındaki siyasal anlaşmazlıklar yüzünden İspanya en karanlık ve kasvetli 3 yılını geçirmiştir. Bu karanlık dönem İspanyol film endüstrisini de tesiri altına almış ve İspanyol sineması şiddetin ve politik sansürün tam enerjisini hissetmiştir. dahil Harp, İspanyol film endüstrisinin üretim oranlarına ve ekonomisine derinden ziyan vermiş, 1936’dan evvel meydana getirilen filmlerin yalnız% 9’u savaştan sağ çıkmış; bundan dolayı çeşitli filmlerin bundan böyle ortaya çıkarmak ya da çekip çıkarmak olanaksız hale gelmiştir. Bu resimlerin selüloidleri yok edilerek, harbe yardım yapmak eylemek için başka materyallere dönüştürüldüğü bilinmektedir.

dahil Harp ve Propaganda Süreci

İspanyol dahil savaşı süresince, film bir sanat formu ve eğlenceden propaganda için kullanılmaya geçmiştir. Savaşın her iki tarafı kendilerini tanıtmak, karşı tarafın itibarını zayıflatmak ve istenmeyen detayları sansürlemek için filmleri kullanmıştır. Bu zamanda İspanyol Sineması Franco rejimi tarafınca sansüre zorluyordu. Ve bu sıkıdüzen uygulamasının belirli bir kuralı yoktu. Bu yüzden irdelemeye alınan her film, bireysel sansürcülerin görüş ve önyargılarının denetimi altındaydı. Bütün İspanyolca dili dışındaki filmler İspanyolca’ya çevrildi veya yasaklandı. İspanyol sansürcüleri, diyalogun sevmediği bölümlerini silmek ya da değiştirebilmek için ise dublaj tekniğini kullanıyorlardı. Yapımcılar bu zamanda para kaybetmemek için sıkıdüzen tehdidine münasip işler oluşturmak zorunda kalıyorlardı.

1960’lı yıllarda internasyonal film üreticileri içinde laf sahibi olabilmek için dahil savaşlar ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında dağılmış bir ekonomiye haiz olan yapımcılar büyük platolar yerine İspanya kırsalının onlara sunmuş olduğu eşi olmayan manzaları kullanarak film üretim maliyetlerini düşürmüşlerdir. Anthony Mann epik filmi olan ‘El Cid’ini İspanya’da 1961’da çektikten sonrasında Avrupa sinemasına öncü olmuştur. İngiliz direktör David Lean’ın ‘Lawrence of Arabia’ (1962) Almeria’nın haricinde kuru bir ırmak kenarında; İtalyan Sergio Leone’nin 1964 tarihindeki “Spagetti Western”i, ‘A Fistful of Dollars‘ da tekrar Madrid’i çevreleyen ovalarda çekilmiştir.

İspanyol Sineması
A Fistful of Dollars

İspanyol Sineması’nın Yeni Devir’ı

Franco diktatörlüğünün nihayet senesinde imal edilen Victor Erice‘nin ilk filmi ‘El espíritu de la colmena’ (‘Arı Kovanının Ruhu’) İspanyol Sineması’nın “Yeni Devir”ı olarak isimlendirilen yeni bir çağına geçişinin ilk adımı sayılabilir. İspanya dahil Savaşı’nın yankıları altında geçen film Frankenstein’a takıntılı olan genç bir köylü kızını merkezine alıyor. Franco periyodunu bizzat yaşamış olan yönetmenin belli ölçülerde politik beyaz perde vasfı taşıyan filmi, savaşın geride bıraktığı mekanların ve izlerin ardında insanlığın öyküsünü konu alıyor. Bu yüzden Franco rejimine kurnaz bir eleştiri olarak görülüyordu.

Diktatorya Sonrası İspanyol Sineması

İki sene sonrasında diktatörün ölümü, yaratıcı fikirlerin özgürlüğüne kavuşturulmasına ve yazarlar, yönetmenler, sanatçılar ve oyun yazarlarının yoğun bir etkinlik başlatmasına yol açtı. Özgürlüğün ilk adımları İspanyol film endüstrisini çevreleyen sansürün gevşetilmesi idi. Bu adım filmlerin ve öteki kültürel eserlerin İspanyolca dışındaki öteki dillerde kullanılmasına izin verilmesini sağlamış oldu. Yeni özgürlük ile birden çok İspanyol direktör, diktatörlük altında münakaşa yaratmayan tartışmalı durumlar hakkında filmler çekti. İspanya’nın demokratik sinemasının en baskın biçimleri Madrileo komedileri, Fernando Colomo’nun komedileri, Alejandro Amenarbar’ın eylemi, Santiago Segura‘nın siyah komedileri ve normal olarak Pedro Almodóvar’ın karmaşa ve gülünç melodramlarıdır.

Sürrealist dahi Luis Buñuel’in başarıları ile başlayıp Pedro Almodóvar’ın ödüllü melodramlarına kadar devam eden İspanyol Sineması, faşist Franco rejiminin senelerce baskısı ve beyaz perdeye karşı kayıtsızlığına direnmesinin neticesinde, internasyonal alanda başarı göstermiş, kendi memleket siyaseti ve toplumsal ideolojiler ile birbirine geçen filmleri bünyesinde barındıran benzersiz diri ve sıkıntılı bir beyaz perde deposu haline geldi.

İspanyol Filmleri

Sizler için İspanyol sineması nı yakından tanıyabilmeniz için bu sıkıntılı filmlerin deposu olan coğrafyada üretilmiş 25 tane filmi listeledik. (Sıralama, alfabetik sıraya nazaran listelenmiştir.)

Abre Los Ojos / Aç Gözünü (1997)

Abre Los Ojos / Aç Gözünü
ispanyol sineması – Abre Los Ojos / Aç Gözünü

Alejandro Amenábar, yönetmenlik serüveninin ikinci uzun metraj denemesi olan bu karmaşık ürkütücü tünelinin başarı göstermiş başrol oyuncuları Eduardo Noriega ve Penélope Cruz. Film yaşamdan sonuna kadar zevk alan varlıklı, yakışıklı genç bir adam olan César’ın öyküsünü konu alıyor.

Parasıyla ve güzel görünümüyle hanımefendileri cezbeden César’ın bu tavırları onunla rekabet edemeyeceğini anlayan en yakın arkadaşı Pelayo’yu rahatsız eder. Cesar, Pelayo’nun hoşlanılmış olduğu kız olan Sofia ile 25. doğum gününde hem eski kız arkadaşının aynı zamanda en yakın dostunun karşısında kur yapmayı seçer ve bu bardağı taşıran nihayet damla olur. Dostunun itimatını bundan böyle yitirmiştir.

Ertesi gün ise korkulu bir kaza geçirir ve yaşamı süresince düş bile edemeyeceği tek şey gerçekleşir: Yüzü paramparça olmuştur, güzelliğini yitirmiştir. Kazanın peşinden gözünü açan Cesar hapishanenin psikiyatri koğuşunda cinayetle suçlandığını öğrenir. Cesar hapishande ruhsal çöküntüye uğrar ve gerçeklik algısını kaybeder ta ki final sahnesine gelene kadar…

Oldukça katmanlı olan filmimizde gerçeklik algısının yanında ayrıca güzellik algısının değişkenliğine tanık olacaksınız. ‘Aç Gözünü’, ‘Vanilla Sky’ın orijinal ve en iyi sürümüdür. Bu yüzden, size maksimum tesir için öncelikli olarak bu filmi izlemenizi öneririz.

Agora (2009)

Agora (2009)
ispanyol sineması – Agora (2009)

Alejandro Amenábar‘ın 2009 tarihindeki filmi, 4. yy Roma İmparatorluğu hâkimiyetindeki İskenderiye’de geçiyor. Herkesçe malum olan ilk hanım matematikçi, gökbilimci ve felsefeci olan Hypatia’nın (d.370 – ö.415) yaşamı merkeze alınarak; toplumsal cinsiyet eşitsizliği; Dinin İlim üstündeki baskısı şeklinde bir oldukça duyarlı mevzuyu ele alışı bu filmi emsalsiz kılan detaylar.

İskenderiye Kütüphanesi’ndeki paganlar, Yahudiler ve Hıristiyanlar arasındaki mezhepsel şiddetle bölünmüş bir şehirde bilime aşık bir felsefeci kadının din ve derslik ayrımı yapmaksızın öğrencilerine ders vermesi toplumda danışılan şahıs olması ve ön planda olması sebebiyle dini radikalizmin getirmiş olduğu baskılara maruz kalışını ve katledilişini mevzu, bahis alıyor.

Arrugas / Kırışıklıklar (2011)

ispanyol sineması – Arrugas / Kırışıklıklar (2011)

Eğer bu kadar film içinde istediğini bulamamış bir 3D sever iseniz bu film tam sizlik. 2011 yılında yapılmış yönetmenliğini Ignacio Ferreras‘ın üstlendiği Paco Roca’nın benzer adı taşıyan cartoon romanından uyarlanan Arrugas, yetişkinlere yönelik bir 3D filmi. Banka müdürlüğünden emekli olmuş yavaştan Alzheimer emareleri göstermeye süregelen Emilio, oğlu ve eşi tarafınca huzurevine yerleştirilir.

Rahatlık evine alışmakta zorluk çeken Emilio oda arkadaşı Miguel olanakları sayesinde bunaltan hayatlarını keyifli hale getirilmeye çalışırlar. İki ihtiyar beyefendi olan Emilio ile Miguel arasındaki dostluğunu yer yer gülmece yer yerde trajik bir şeklîde ele alıyor. Filmin benzersiz gözlemci çizgisi rahat fakat mükemmel anlatılan el çizileri ile oluşturulmuş.

Yaşlanmaya olan nazar açısını empati ve düş kuvveti ile harmanlayarak sıcacık bir halde seyircilerin beğenisine sağlıyor. Goya Ödülleri’nde hem en iyi 3D film aynı zamanda en iyi uyarlama senaryo ödüllerini kazanmıştır.

Azuloscurocasinegro / Koyulacisiyahayakın (2006)

ispanyol sineması - Azuloscurocasinegro / Koyulacisiyahayakın (2006)
ispanyol sineması – Azuloscurocasinegro / Koyulacisiyahayakın (2006)

Yönetmenliğini ve senaristliğini Daniel Sánchez Arévalo‘nun üstlendiği bir İspanyol siyah komedisidir. Jorge, diplomalı bir kapıcıdır. Hem de bakmakla yükümlü olduğu Alzheimer hastası bir babası ve cezaevinde bir abisi olduğu bilinmektedir. Çocukluk aşkı olan Natalia yurtdışındaki eğitimini tamamlamış ve art dönmüştür.

Natalia döndüğünde Jorge’un da kendisinin de bıraktığı şeklinde olmadığını hisseder ve sınıfsal farklılar yüzünden bu aşk yaşanması güç bir durum alır. derslik atlama mücadelesi içinde olan Jorge’un cezaevinden çıkan ağabeyi Antonio hapiste tanıştığı sevgilisini hamile bırakamamaktadır. Ve Jorge dan bu bu vazifesi gerçekleştirmesini istemektedir. Jorge’un bu hanımla tanışması ile vakalar ilginç bir durum alır. Hüzün seviyorum fakat içinde bir parça güldürü de olsun diyecek olursanız işte size Akdeniz sıcaklığında İspanyol filmi.

Camino (2008)

ispanyol sineması - Camino (2008)
ispanyol sineması – Camino (2008)

En İyi Film, En İyi Direktör ve En İyi Hanım Artist dallarında oluş suretiyle altı Goya ödülünün sahibi olan Javier Fresser‘in duygusal draması olarak nitelendirebileceğimiz film 1985 senesinde 14 yaşlarındayken kanserden ölen Alexia González-Barros’un gerçek hayat hikâyesinden esinlenerek beyaz perdeye uyarlananmıştır. 11 yaşındaki genç bir kanser hastası kızın ölüme yaklaşma sürecini ve bu süreçte Katolik kökten dinci olan annenin kızına bigün art verilmesi ihtiyaç duyulan Tanrı’nın hediyesi olduğuna olan inancı ile kuvvetli bir tutucu Katolik organizasyonunun yapacağı tesiri konu alıyor.

Bu anlatımı yaparken kriz zamanlarında inançlarını rahatlatanları eleştirmiyor; yalnız o krizden kâr elde yapmak eylemek ve genç kızın ölümünü kilise için bir halkla ilişkiler aracı haline ulaştırmak isteyenleri eleştiriyor. Unutmadan ilave etmek gerekirse gereğinden fazla melodramatik filmi izlerken gözyaşlarınıza engel olamayabilirsiniz.

Celda 211 / Hücre 211 (2009)

ispanyol sienaması - Celda 211 / Hücre 211 (2009)
ispanyol sienaması – Celda 211 / Hücre 211 (2009)

Goya’da En İyi Direktör ve En İyi Adam Artist dâhil toplam 8 dalda mükafat alan filmin yönetmeni Daniel Monzón, daha gerçekçi bir biyografi havası ulaşmak veya tutuklamak için de filmi gerçek bir hapishanede (zamora) çekmiş, bununla birlikte figüran rollerde gerçek mahkumları kullanmıştır. Hikâyenin tutarlı ve gerçekçi bir halde işlenişi ve anlatılış tarzının, değişik zamansallıklar ve flashback’lerle desteklenmesi ile kendinizi filmin içinde hissetmenizi sağlıyor. Juan, bir cezaevinde gardiyan olarak çalışmaya başlayacaktır.

Çalışmaya başlamadan bigün evvel, iş dostlarıyla tanışmak için vazife yerine gider. İki cezaevi çalışanı kılavuzluğunda koğuşların olduğu kısmı gezerken tavandan düşen sert bir cisim Juan’ın kafasına isabet eder. Gardiyanlar onu ayıltmak için 211 numaralı boş hücreye götürür. Juan bilinci kapalı halde hücrede yatarken hapishanede bir ayaklanma patlak verir. Ayıldığında kuvvet bir durumla karşı karşıyadır: Yaşamak için mahkûm görevi oynamak zorundadır.

Cria Cuervos / Besle Kargayı (1976)

ispanyol sineması - Cria Cuervos / Besle Kargayı (1976)
ispanyol sineması – Cria Cuervos / Besle Kargayı (1976)

Franco rejimine karşı yapmış olduğu örtülü eleştiriler ile dolu filmlerinden sonrasında 1975 de Franco’nun ölümünden sonrasında 1976 prömiyeri meydana getirilen Carlos Saura‘nın politik ve ruhsal başyapıtıdır. “Besle kargayı oysun gözünü” anlamında bir İspanyolca atasözünden adını alan film annesini ve babasını kaybeden teyzeleriyle yaşamaya süregelen Anna ve kardeşlerinin öyküsünü özetleyen Avrupa sinemasının mühim filmlerindendir. Franco periyodunun eleştirisini orta derslik İspanyol ailesi üstünden ve bir çocuğun bakış açısından cinsiyet, ölüm, yetki ve terk şeklinde birden çok hususi noktaya dokunarak konu alıyor. Film semboller üstünden siyasal eleştirisini yapmaktadır. Baba 1975 de ölen Franco’yu ve baskıcı rejimini sembolize ederken Anna geleceği belli olmayan faşist rejimin ortasında kalmış İspanya’yı temsil etmektedir.

Deprisa Deprisa (1981)

ispanyol sineması - Deprisa Deprisa (1981)
ispanyol sineması – Deprisa Deprisa (1981)

ehil direktör Carlos Saura‘nın 1981 yılında yapılmış filmidir. Filmin konusu; Ömür biçimi olarak hırsızlık ve dikkat edilmesi gereken suçlar işlemeyi yeğleyen fakir ve serseri üç gencin arasına bir de Angela isminde hanım katılır. Üç gençten önde gelen Pablo ile Angela içinde bir aşk adım atar. Bu dört genç bir banka soygun hayata geçirmeye karar verirler. Planlarını yerine getirmek suretiyle harekete geçerler lakin başarı göstermiş olamazlar. Pablo, polis tarafınca vurulur. Pablo’nun vücudundan kanlar fışkırmaktadır. Aslına bakarsak kurtarılabilir; lakin evvel adam arkadaşları sonunda da Angela, Pablo’yu o halde bırakarak kaçarlar. Kabahat batağında dostluk ve arkadaşlık şeklinde kavramların nasıl yok bulunduğunu İspanyol toplumunun hastalıklı taraflarını anlattığı bu hüzün, 1981 Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı Ödülü’nü kazanmıştır.

El Espiritu de la Colmena / Arı Kovanının Ruhu (1973)

ispanyol sineması – El Espiritu de la Colmena / Arı Kovanının Ruhu (1973)

Victor Erice‘nin ilk uzun metrajlı filmi olan ‘Arı Kovanının Ruhu’ İspanyol sinemasının “Yeni Devir”ı olarak isimlendirilen yeni bir çağına geçişinin ilk adımı sayılabilir. İspanya dahil Savaşı’nın yankıları altında, genç bir köylü kızı köy sinemasında izlediği James Whale’in ‘Frankenstein’ filminden etkilenerek, ablası İsabel’in, Frankenstein’in ölmediğini, ruhunun yaşadığını ve gözlerini kaparsa Anne’nın onu çağırabileceğini söylemesi üstüne Frankenstein’in ruhunu aramaya adım atar. Franco periyodunu bizzat yaşamış olan yönetmenin belli ölçülerde politik beyaz perde vasfı taşıyan filmi, savaşın geride bıraktığı mekanların ve izlerin ardında insanlığın öyküsünü bir çocuğun bakış açısından bal rengi sinematografisi ile uçsuz bucaksız ovalarda koşan evlatların gelişme öyküsünü konu alıyor.

El Sur / Cenup (1983)

ispanyol sineması – El Sur / Cenup (1983)

Victor Erice‘in Adelaida Garcia Morales romanından uyarladığı 1983 yılında yapılmış filmi ilk filmi olan ‘El Sur’, filmin ‘Arı Kovanının Ruhu’nda olduğu şeklinde filmin kahramanı Estrella’nın bakış açısından ve dilinden anlatılan bir baba kız öyküsüdür. Babasının evi terk ettiğinde bir genç kız olan Estrella’nın çocukluğuna dönüşü ile süregelen film ilah olarak görülen babanın bilinmeyen sırlarının açığa çıkması ile nasıl bir çocuğun gözünde hiçe dönüşebildiğini anlatır. Ara sıra İspanya geçmişine ve dahil cenk dönemindeki kargaşanın insanoğlu üstündeki etkilerine de yer veren mütevazı anlatımlı sakin lirik bir filmdir.

Hable con Ella / Konuş Onunla (2003)

ispanyol sineması – Hable con Ella / Konuş Onunla (2003)

Konuş Onunla, 2003′te en iyi senaryo branşında Oscar ödülü kazanmış ve farklı film festivallerinden toplamda 32 birincilik ödülü kazanmış bir Almodóvar başyapıtıdır. Daha oldukça hanım filmlerinin yönetmeni olarak herkesçe malum olan Pedro Almodóvar bu kere karşımıza bir adam hikâyesi ile çıkıyor. Konuş Onunla komadaki iki hanım için iki adamın sevgisinin paralel hikayesidir. Matador olan sevgilisi Lydia’nın bir boğa güreşi esnasında yaralanması ve komaya girmesiyle hastanede sevgilisinin başlangıcında bekleyen Marco ile benzer hastanede işçi Alicia isminde bir balerinin hasta bakıcısı olan Beningo içinde meydana gelen dostluk üstünden ilerler.

Beningo, platonik aşkı Alicia ile gerçeküstü bir münasebet yaşamaktadır. Alicia’nın bakımını yaparken bir taraftan da onunla konuşur, günlük hayata dair her şeyi onunla paylaşır. Marco bunu absürd bulur, sadece Benigno: “Hanım beyni, esrar dolu bir evrendir, onların ne vakit neyi anladığını bilemeyiz, sen de git toreronla konuş, anlayacaktır seni, konuş onunla” der. Hoşlanmak eyleminin içinde barındırdığı cinsellik, bağlılık vb. bütün bileşenleri absürd bir halden normale indirgeyen Almodóvar mucizesi ile karşı karşıya kalacağınız filmin etkisinden uzun bir zamanda kurtulamayacaksınız.

Julietta (2016)

ispanyol sineması – Julietta (2016)

‘Julieta’, Pedro Almodóvar‘ın yönettiği 2016 yılında yapılmış İspanyol filmi. Yaratmış olduğu hanım karakter ile Almodóvar tarzını meydana getiren meşhur yönetmenden bu sefer bir anne kız hikâyesini seyrediyoruz. Almodovar’ın 20. Filmi olan Julietta nobel yazın ödülü sahibi yazar Alice Munro’nun Chance, Soon ve Silence isminde üç hikâyesinden uyarlanmış. Yönetmenin daha daha evvelki filmlerine nispetle daha ağlatısal bir hikâyeyi ele almış olduğu film de kimi zaman üzüntü insanları daha da yakınlaştırmaz, onları parçalara ayırır.

Antía on sekiz yaşına vardığında, bir izahat yapmaksızın annesini terk eder. 50’li yaşlarına gelmiş Julieta adam arkadaşı ile beraber Madrid’den Portekiz’e taşınmayı planlarken on sekiz yaşına vardığında, bir izahat yapmaksızın kendisini terk eden kızı Atina nın yakın arkadaşı ile karşılaşmasından Sonrasında Portekiz’e terk etmek yerine eskiden kızıyla beraber yaşamış olduğu eve art döner ve kızından havadis, bilgi, salık almayı bekler. Julieta onu mümkün olan her biçimde arar sadece bulabildiği şey kızının hakkında aslına bakarsak hiçbir şey bilmediğidir.

La Ardilla Roja / al Sincap (1993)

ispanyol sineması – La Ardilla Roja / al Sincap (1993)

İspanyol direktör Julio Medem‘in ikinci uzun metraj filmi ‘La Ardilla Roja’, intihar eşiğindeki bir adam ve hafızasını yitirmiş bir bayanı yalan üstüne kurulu ilişkilerini mevzu, bahis alıyor. Eski rock yıldızı Jota, intihar etmeye kalkıştığı sırada bir motosikletin çitlere çarparak kumsala uçtuğunu görür. vaka yerine gittiğinde kazayı yapanın genç bir karı bulunduğunu görür. Gelen ambulans ile birlikte genç hanım ile hastaneye gider. Kadının hafızasını kaybettiğini anlayan Jota başta Lisa oluş suretiyle herkesi Lisa’nın sevgilisi olduğuna inandırır. Hastane çıkışında genç bayanı Ardilla Roja adındaki bir kamp alanına götürür. Ve yeni bir hayata başlarlar ta ki radyoda yitik ilanı duyulana kadar.

Los Lunes Kırmızı Sol / Güneşli Pazartesiler (2002)

ispanyol sineması – Los Lunes Kırmızı Sol / Güneşli Pazartesiler (2002)

2002 yılında yapılmış yönetmenliğini Fernando León de Aranoa‘nın yapmış olduğu başrolünde Javier Bardem’in oynadığı film İspanya’nın kırsalda sırtını dönmüş ve endüstriyel bir liman kenti Vigo’da bildikleri tek iş tersanede çaba göstermek ve uğraşmak olan yedi insanın işten çıkartıldıktan sonraki işsizlik ve sıkıntılı yaşam şartları ile mücadelesini yer yer güldürerek işler. İşsizlik gerçeğini bütün çıplaklığı ile yüzümüze vuran ve bunu yaparken dramatize etmeyen kapitalizmin insanoğlu üstündeki yapacağı tesiri en mütevazı biçimde özetleyen bizlerden içimizden bir hikâyedir.

Yaşamın koşuşturmacası içinde senede kaç kez bir pazartesi sabahı güneşin altında ümit dolu yarına bakabildik? İşsizliğin vermiş olduğu umarsızlık bir taraftan kendi umudunu yeşertir mi? Bu film kendinize bu soruları sormanızı temin edecek ve bazen kendinizden parçalar bulduğunuzu hissettiğinizde yüzünüzde tatlı bir tebessümün yer ettiğini hissedeceğiniz türden bir yapım.

Los Amantes del Circulo Polar / Kutup Çizgisi Aşıkları (1998)

ispanyol sineması – Los Amantes del Circulo Polar / Kutup Çizgisi Aşıkları (1998)

İspanyol direktör Julio Medem‘in senaristliğini yazıp bununla birlikte direktör koltuğunda oturmuş olduğu filminin başrollerinde Najwa Nimri ve Fele Martinez var. “Otto” ve “Anne” isimlerindeki iki çocuğun tesadüflerin de yardımıyla süregelen ve tesadüflerin senelerce peşlerini bırakmadığı bir aşk hikâyesini konu alıyor. Madrid’te süregelen ve On yedi sene sonrasında kutup çizgisinin kıyısında buluşacaklarını bilmeden ‘o’ günün bigün geleceğine dair umutları ve tesadüfleri “Otto” ve “Anne”nin bakış açısından iki değişik ifade ile ele alınan filmi eşi olmayan Finlandiya görüntüleri taçlandırıyor. İspanyol sinemasının en iyi aşk filmlerinden önde gelen Kutup Çizgisi Aşıkları aşk hikâyeleri ve tesadüfleri sevenlerin kaçırmaması ihtiyaç duyulan bir film.

Mar Adentro / İçimdeki Deniz (2004)

ispanyol sineması – Mar Adentro / İçimdeki Deniz (2004)

Hayata geliş insanoğlunun tercihi üstüne gerçekleşmiş bir fiil değildir. Peki ya dünya değiştirmek? Dünya değiştirmek bir tercih olabilir mi veya bir özgürlük biçimi? Özgürlük tercih hakkıyla ölçülebilir mi? Sorularına başka bir açıdan bakmanızı temin edecek yönetmenliğini Alejandro Amenábar‘ın üstlendiği, hüzün türündeki 2004 yılında yapılmış İspanyol filmidir Mar Adentro. Emsalsiz bir mevzunun oldukça başarı göstermiş bir beyaz perde diliyle anlatıldığı, izleyeni ötenazinin bir tercih olabilmesi üstünde düşünmeye sevk eder. Başrolünde Javier Bardem’i seyrettiğimiz ‘Mar Adentro’ 30 senedir yatağa mahkûm olan ve hayatla tek ilişkisi deniz manzaransın görüldüğü penceresi olan Ramon’un yasamakla dünya değiştirmek arasındaki ince çizgiyi ve ölümü seçmenin de bir özgürlük olabileceğini düşünmesi ile gelişip hayatına bir nihayet vermek istemesini mevzu, bahis alıyor.

Mientras Duermes / Ölüm Uykusu (2011)

ispanyol sineması – Mientras Duermes / Ölüm Uykusu (2011)

Daima mutluluğun paylaşıldıkça çoğaldığına inandık peki ya mutsuzluk? Mutsuzluk da paylaşıldıkça azalır mı? Yönetmenliğini Jaume Balagueró‘nun üstlendiği, heyecan türündeki 2011 yılında yapılmış filmimizde bir apartman görevlisi olan Cesar kendi mutsuzluğu ile beslenen bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Kendi mutsuzluğunun yanında ayrıca başkalarının da mutsuz bulunduğunu müşahade etmek ona hayata tutunma kuvveti veriyor. Çalmış olduğu apartmanda güzel ve yaşam dolu olan Clara’nın bu hali onu son derece rahatsız ediyor. Saplantılı bir halde ufak oyunlardan büyük kurgulara dönüşerek bir insanoğlunun hayatına mutsuzluğun nasıl adım adım girdiğini gözler önüne koyan bir film. Filmin heyecan anlamında etkiliyiciliğinin bir sebebi de bir ihtimal gerçek üstü vakalar yerine bir bütün olarak günlük hayatta olabilecek türden bir mevzuyu işlemesi. Bunun bigün sizin de başınıza gelmeyeceğini nerden bilebileceksiniz?

Noviembre (2003)

ispanyol sineması – Noviembre (2003)

2003 seneyi yapımı olan direktör Achero Mañas‘ın Sanatı ile sanatı anlattığı bir başyapıttır. Madrid’de konservatuar talebesi olan Alfredo, kendisi şeklinde idealist dostlarıyla beraber sanata yenilikçi bir nazar ile haiz çıkmaya işçi gençlerin cemiyet için sanat düşüncesi temeli ile yola çıkarak Kasım isminde bağımsız bir tiyatro grubu ile caddelerde, sokaklarda, metrolarda; halk hemen hemen orada ortaya konulacak oyunlar sergilemesi ve bu oyunlardan kazanç elde etmeden toplumun gelişimine katkıda bulunma çabalarını anlatır.

Filmi kendi içinden bir replik ile olayı açıklamak ve iç yüzünü göstermek gerekirse: “Hepimiz, sanatın kalpleri değiştirebileceğine inanıyoruz. Ve onlara kuvvet verebileceğine. Sanat, kişilere yaşadıklarını hissettirebilir. Sanat, adam ve kadının ruhuna erişebilir. Sanat, topluma bilinç getirir. Bizleri daha iyi bir fert yapar. Sanat, evrensel olabilir. Sınırsız, her türlü dinden ve ırktan bağımsız. Sanat bir ilah olabilir. Fakat bir dekor asla! Gerçek bir tabanca! erek vurulmalı.” der bizlere Noviembre.

Rec / Ölüm Çığlığı (2007)

ispanyol sineması – Rec / Ölüm Çığlığı (2007)

‘Blair Witch Project’, ‘Cloverfield’ şeklinde tek el kamerasıyla bütün filmi anlatma tekniği kullanılan ürkütücü heyecan filmi seviyorsanız bunun İspanyol sineması ile harmanlanmış hali tam size nazaran. İtfaiyeciler ilişkili bir program icra eden Angela’nın son derece bunaltan geçen programında ihtiyar bir kadının geçirdiği ev kazası ilişkili gelen bir havadis, bilgi, salık üstüne itfaiyecilerin peşine takılıp kadının yaşamış olduğu eve gitmeleri ve evden gelen feryat seslerini duymaları ile süregelen vakalar dizisini mevzu, bahis alan heyecan filmi, Jaume Balagueró tarafınca yönetilmiş ve yazılmış mükemmel atmosfer, mükemmel makyaj ögelerine haizdir.

Tambien la Lluvia / Yağmurda Bile (2010)

ispanyol sineması – Tambien la Lluvia / Yağmurda Bile (2010)

Icíar Bollaín yönetmenliğinde 2010 senesinde çekilen bir İspanyol filmidir. Kristof Kolomb’un keşfettiği Cochabamba’da sömürgeciliğe ve köleliğe ilk karşı çıkan rahipler Bartolome de las Casas ve Antonio Montestinos hakkında biyografi çekmeye giden bir direktör ve yardımcısı kendilerini Kolomb’dan 500 sene sonrasında bile toplumsal huzursuzlukların devam etmiş olduğu bir coğrafyada bulurlar.

Bu bölgede halk su için savaşmaya adım atmıştır. İnsanların yağmur suyunu dahi biriktirip kullanmasını bile yasaklayan ve vergilere bağlayan hükümete karşı suya kavuşma haklarını kazanma mücadeleleri film içinde film tekniği ile eşzamanlı olarak anlatılır. İki hikâyede aslına bakarsak Kolomb zamanında altın için sömürülen insanoğlu şimdi su için sömürülmeye devam etmektedir. Emperyalizmin aslına bakarsak yüzyıllar süresince yalnız biçim değiştirerek insani özelliklerimizi nasıl sömürdüğünü gözler önüne seriyor.

Thesis / Sav (1996)

ispanyol sineması - Thesis / Tez (1996)
ispanyol sineması – Thesis / Sav (1996)

Heyecan film türü denildiğinde akla ilk gelen asla şüphesiz İspanyol yapımı filmlerdir ve doğal olarak ki İspanyol sineması denildiğinde akla ilk gelen yönetmenlerden biride Alejandro Amenábar‘dır. ‘Thesis’; yönetmenin dünya genelinde ünlenmesini elde eden ve hemen hemen 24 yaşlarında yönetmenliğini üstlendiği, ruhsal heyecan türündeki filmdir. “Görsel ve İşitsel Medyada Sertlik” temalı bir sav hazırlayan Angela için üniversitenin film arşivini tarayan danışmanı, bir genç kıza işkence yapıldığını gösteren bir video kaset bulur ve bu kaseti izlerken gördüklerine dayanamayıp kalp organı krizi geçirir.

Angela danışmanını görmeye gittiğinde insanın cesediyle beraber bir video kasetle karşılaşır. Angela, üç sene evvel ortadan kaybolan bir öğrencinin işkence görerek öldürülüşünün kanıtını elinde tutmaktadır. Bu cinayeti çözmeye işçi Angela’nın hikâyesi izleyiciyi gerilimin doruklarına çıkartan bir film olmasının yansıra izlerken yaptığınız bütün tahminlerinizi yanıltacak sürpriz sonlu İspanyol gerilim konulu bir filmdir.

The Holy Innocents (1984)

ispanyol sineması - The Holy Innocents (1984)
ispanyol sineması – The Holy Innocents (1984)

1984 yılında yapılmış Mario Camus‘un yönettiği ‘Holy Innocents’, Miguel Delibes’in benzer isminde romanından uyarlanmıştır. Franco’nun faşizmi, kilise baskısı ve İspanya’nın kırsal kesimindeki barbar feodalizm arasındaki siyasal bağlantının keskin, unutulmaz bir portresidir. Fukara köylüler Paco ve Régula, toprak ağası Pedro için çalışmaktadırlar. Yaptıkları hizmetin karşılığı olarak da bir araziyi işlemekte ve geçimlerini güç bela buradan sağlamaktadırlar.

Haiz oldukları üç çocukltan birisi zihinsel engellidir. Öteki ikisi feodal baskı yüzünden çalışmaya zorlandıklarından okula bile gidememektedir. Film, bu emekçilerin feodal seviye tarafınca sömürülüp himaye edildiğini yavaş yavaş ortaya koyuyor. Azarias’ı oynayan Francisco Rabal, The Holy Innocents’daki performansıyla Cannes’da En İyi Oyunculuk Ödülü almaştır.

Tierra / Toprak (1997)

ispanyol sineması - Tierra / Toprak (1997)
ispanyol sineması – Tierra / Toprak (1997)

Julio Medem‘in daha daha evvelki filmlerinden alışık olduğumuz gerçeküstü öğeler ile hafifçe erotizmin başarıyla harmanlandığı bir başyapıttır. Angel, ilaçlama işi için bir kasabaya geldiği bir zamanda birkaç sual sual etmek için rastgele uğramış olduğu evde görmüş olduğu Angela adındaki hanımdan etkilenir. İlaçlama yapmış olduğu sırada traktör devam eden Patricio isminde bir insanla tanışır. Bu adam, Angela’nın kocasıdır. Angela’nın kocası Mari isminde bir yaşam bayanı birliktedir.

Angel bununla birlikte Patricio’nun sevgilisi olan bu hanıma da alaka duymaktadır. Angel, kasabada halkından kurduğu bir ekiple ilaçlama işini yaptıktan sonrasında ödeme mevzusunda sorun yaşamını sürdürür ve kasaba halkı ile arası bozulur. Kasabalıların yaban domuzu avına çıkmış olduğu bir gecede silahı ile Patricio’yu yaralayan Angel’in arası bozulur. Angel kendisini yarı insan yarı melek olarak görür ve ona bu fena şeyleri yaptıranın içindeki başka bir insan bulunduğunu iddia eder. Kasaba halkı Angel’in çılgın bulunduğunu düşünür. Yıldırım çarpması neticesi Angela’nın kocası ölür. Angel ile âşık olduğu hanımla aralarında bir engel kalmamıştır. Amma ve lakin Bu sürede Mari de Angel’a aşık olmuştur.

Un Chien Andalou / Endülüs Köpeği (1929)

ispanyol sineması - Un Chien Andalou / Endülüs Köpeği (1929)
ispanyol sineması – Un Chien Andalou / Endülüs Köpeği (1929)

Endülüs Köpeği, gerçeküstücü beyaz perdenin ilk örneği kabul edilen 1929 yapımı 16 dakikalık sürrealist filmdir. Luis Buñuel ve Salvador Dali şeklinde iki dâhinin düşlerden yola çıkarak bir film yapsak nasıl olur? fikri ile oraya çıkmıştır. Filmi izlerken aslına bakarsak hiçbir şey algılamamış şeklinde hissetmenizin sebebi filmin belli bir zamansal devamlılığı olmayışıdır.

Bunun sebebi direktör Buñuel’in düşsel gerçekliğin belirsizliğini rüyalardaki şeklinde zamansal ve mekânsal sıçramalar şeklinde ifade ediş tarzıdır. Eğer dâhilerin zihinlerinin nasıl bir işleyişi bulunduğunu keşfetmek istiyorsanız 16 dakikanızı ayırıp ki dâhinin rüyalarından doğan bu sürrealist yapıtı izlemelisiniz.

Vacas / İnekler (1992)

ispanyol sineması - Vacas / İnekler (1992)
ispanyol sineması – Vacas / İnekler (1992)

Vacas, Julio Medem‘in Carlos Saura ve Pedro Almodovar’ın şeklinde İspanya’nın başta gelen yönetmenleri arasına girmiş olduğu film olarak bilinmektedir. ‘Vacas’tan sonraki filmlerinde daha oldukça modern ve karakter esas alan filmleri ile tanıdığımız Medem ilk filmimizde bir İspanyol yerleşimi olan Bask’ın geçmişine yönelmeyi seçmiştir.

Bu hikâye, Euskadi’nin yüksek vadilerinde ve tepelerinde İspanyol dahil Savaşı’nın öncesinde tek bir hareketin üç dönem süresince iki farklı ailenin yaşamını şekillendirdiğini, 60 yıldan fazla bir süredir rekabet içinde yasabileceklerini konu alıyor.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

film izle lcfilmizle tatlifilmizle yerfilmizle.com erotikadam.com erotikevim.com hizlierotikfilm zevklifilmizle alafilmizle farklifilmizle hdrfilmizle limonfilmizle 720p film izle filmci dayi full hd film izle real film izle pala film izle erotik film izle filmci abi full hd film izle
izmit escort bayan guvencehd.org Onwin deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler vbettr Piabet Betorder Kalebet giriş milosbet giriş meritking kingroyal kingroyal giriş Bizbet Betonred goibay.com marsbahis paşacasino giriş tombala siteleri Nakitbahis Megabahis Mislibet Betovis Tipobet 1win Milosbet Betwinner Kalebet Betist Mercurecasino Roketbet Romabet Golegol Zbahis Casinoplus Norabahis Piabellacasino Meritking şişi escort kızılay escort Melbet “Tarafbet Kingroyal Casinoplus Betriyal Oslobet Vbet Meritking Madridbet Ligobet Aresbet Siyahbet Orisbet Vaycasino Bahisbey Pekinbet Vbet nisanbet Sahabet Betpublic Fixbet Starzbet Betturkey Betandyou Matadorbet Supertotobet Betandyou Fixbet Starzbet betbox Maltbahis Jupiterbahis deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 7slots Coinbar Ligobet türk takipçi satın al Güvenilir bahis siteleri melbet 1win 1win onbahis melbet sahabet" Xslot betwinner giriş betwinner giriş betwinner 1xbet emuarticles.com ikimisligir levabet levabet.live Bet10beton betmoon120 Betmoon Hilbet Kalebet Nakitbahis Casinoslot Milosbet en iyi bahis siteleri Nakitbahis güvenilir bahis siteleri Belugabahis Pusulabet Celtabet roketbahis deneme bonusu veren siteler