Güzellikleriyle tarihe damga vuran kadınların korkutucu bakım ve güzellik sırları!

Arkeologlar kazılarında dönemin mühim bayanları tarafınca yazılmış güzellik kılavuzları bulmuştur.
Güzellik çağdan çağa ve insandan insana değişen göreceli bir kıymet. Sadece zamana gore değişkenlik gösteren güzellik algısı kadının aynadaki görüntüsünü beğenmesinden ziyade o zamanda yaşayan toplumun o görüntüye tasdik vermesinden geçiyor. Tarihin mühim bayanları çekiciliklerini kol kanat germek için birbirinden sıradışı yöntemlere başvurmuş. Listemizde Kleopatra’dan, Nefertiti’ye, kraliçelerden imparatoriçelere kadar pek oldukca şahıs var. Gelin, o zamanda toplumların standart güzellik algısının dönemin mühim hanımlarını nasıl değiştirdiğine göz atalım.
İMPARATORİÇE ELİSABETH
Avusturya İmparatoriçesi Elisabeth pürüzsüz cildiyle ve ayak uçlarına uzanan kestane rengi saçlarıyla 19. Yüzyılının en güzel kadınlarındandı. Cildinin güzelliği kol kanat germek için kendine hususi hazırlanan pişmeden dana etiyle yüzü bir bütün olarak kaplayan maske yapıyor ve o şekilde uyuyordu.
Yüzünü, boynunu ve ellerini ılık zeytinyağı ile yıkar; kilo almamak için oldukca azca yiyecek yerdi. Bu yüzden beli bir tek 49.5 santimetreydi ve buna karşın korsesini her gün kullanırdı. Saçlarını taramak için günde üç saatini ayırır ve saçlarını ayırırken kullandığı kurdeleleri kafa ağrısına niçin olacak kadar sıkı bağlardı.
MARİE ANTOİNETTE
Fransız Kraliçesi Marie Antoinette’nin güzellik sırlarından birisi yüzüne güvercin pisliği kullanmaktı. Bunun yaşını alma sürecini geciktirdiğine inanılıyordu. Uyumadan evvel konyak, yumurta, süt tozu ve limon içeren surat , sima ,çehre maskesiyle yatağa giriyordu. Ellerini gül suyu ve badem yağı karışımı ile nemlendiriyordu.
KRALİÇE I. ELİZABETH
Kraliçe Elizabeth’in yüzünün bembeyaz olmasının bir sırrı vardı normal olarak. O zamanda ak ten zenginlik ve güzelliğin sembolüyken; esmerlik yoksulluğu belli ederdi. Kraliçe I. Elizabeth ise ak güzellik akımına uydu ve zehirli, deride dikkat edilmesi gereken hasarlara niçin olabilecek kurşunu boya olarak kullandı. 16. yüzyılda “cilt derisi beyazlatıcı” olarak biliniyordu. Bu zararı dokunan boyayı kullanmak cesaret isterdi zira kafa ağrısı, saç dökülmesi, mide organını problemleri, diş çürümesi hatta nüzul olmaya kadar büyük tehlikeler taşımaktaydı.
SİMONETTA VESPUCCİ
Adını bilmeseniz bile Simonetta Vespucci’nin yüzünü resimlerden aşina olabilirsiniz. Güzelliği ile Rönesans’ın en büyük ressamlarına esin kaynağı idi. Cildinin daima nefes ve ak kalabilmesi için Vespucci sülüklerden faydalanıyor; sülüklerin kan sıvısını devamlı emerek yüzünün bembeyaz olmasını sağlıyordu.
TRUVA HELEN
Yunan mitolojisinde Truva Helen, gezegenimizin en güzel hanımıydı. O denli güzeldi ki yüzlerce hatta binlerce insan onun için savaşarak ölmüştür. Helen, her gün sirke ile doldurulmuş küvete girer ve günün belli bir kısmını burada geçirirdi. Sirke, vücudun pH seviyesini dengeleyerek derinin daha parlak ve güzel görünmesini sağlıyor.
LUCREZİA BORGİA
Lucrezeia Borgia parlak ve sarı saçlara sahipti sadece bu saçlar naturel değildi. Gününün uzun bir vakit dilimini saçlarını limon suyu ile yıkamaya ayırır, günün öteki kısmını ise güneşin altında beklemekle geçirirdi.
Borgia Rönesans döneminde saçlarının güzelliği ile konuşuluyordu. Öyleki ki Ozan Lord Byron bir vakitler Lucrezia Borgia’nın saçlarına aşıktı ve ondan esin alıyordu. Bununla kalmıyor rivayete gore saçlarından çaldırmış olduğu bir tutamı yastığının altında saklıyordu.
NEFERTİTİ
Mısır kraliçesi Nefertiti adı “güzel olan geldi” anlamına geliyor. Adı şeklinde kendisi de o şekilde güzeldi ki 20. yüzyılın başlarında yüzünün heykeli internasyonal alanda zevk kazanmıştı. Sadece rivayete gore Nefertiti’nin vücudunda saçları iç tek bir kıl yoktu ve saçlarından ayaklarına kadar traş edilirdi. Kafasını perukla kapatır; gözlerini kohl isminde bir boya ile boyardı.
Eski Mısır’da kullanılan kohl, kara kurşundan elde ediliyordu. Ruju da bromin manniti içerirdi. Bu madde yoğun agu ihtiva eder. Uyuduğunda bile makyajını temizlemeyen Nefertiti’nin yaşamına nihayet vermesindeki ıstırap gerçeğin, makyajında yoğun var olan kurşun olduğu biliniyor.
KLEOPATRA
Kraliçe Kleopatra, alımlı bir güzelliğe sahipti. Eşek sütü ile karıştırılan timsah gübresi, Kleopatra tarafınca surat , sima ,çehre maskesi olarak kullanılırdı. Hizmetçilerinin sağdığı eşek sütünü küvete doldurturdur ve saatlerce süt banyosu yapardı. Kimi zaman de gül yaprakları ve süt içinde banyo yapardı.
Yanaklar, kil ve ezilmiş böceklerin bir karışımı kullanılarak kızartılmaya bırakılır; püre haline getirilmiş böcek bağırsaklarından meydana getirilen ruju ile dudaklarını boyardı.