Enkaz altında sağ kalma rekoru! Film değil gerçek: Göçük altında en fazla kaç gün canlı kalınır?

Yıkıntı altında kalma süresi kişinin mental ve fizyolojik durumuna, bulunmuş olduğu yere gore değişim gösterebilmektedir.
Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 10 ilde büyük yıkıma neden olan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki depremin peşinden, canını dişine takarak işçi arama kurtarma ekiplerinin fedakarca mücadelesi devam ediyor. Takımlar depremin açmış olduğu yaraları sarmak asla canla başla çalışırken, saatler sonrasında enkazdan kurtarılan insanoğlu umutların tükenmemesi icap ettiğini gözler önüne seriyor. Sadece bu vaziyet depremzede enkazın altında en uzun kaç saat, kaç gün hayatta kalabilir sorusunu akıllara getiriyor. Peki, mavi gezegende yıkıntı altında en uzun kalan şahıs kimdir, kaç saat kaldı? 1999 Marmara depreminde son olarak çıkan şahıs kaç saat sonrasında kurtuldu?
DEPREMDE EN UZUN KAÇ SAAT KALINIR?
Uzmanlara gore 7 gün boyunca yıkıntı altında yaşamak mümkün. Sadece bu süre kişinin dikkat edilmesi gereken biçimde yaralanıp yaralanmadığına ve hava koşullarına bağlı olarak değişebilir. Yıkıntı altında ömür süresinin farklı faktörlere bağlı bulunduğunu ifade eden uzmanlar, çökme anındaki konum, hava ve suya erişim, iklim, hava koşulları ve yıkıntı altındaki kişinin fizyolojik ve ruhsal durumu şeklinde unsurlara gore değişikli gösterebileceğini vurguluyor. Suya erişim ve soluk alabilmenin yanında ayrıca hava koşulları mühim etkenler. ülkemiz ve Suriye’de kış koşulları ve eksiye düşen hava sıcaklıkları kurtarma çalışmalarını zorlaştırıyor.
ENKAZ ALTINDA 266 SAAT KALDI
1995 senesinde cenup Kore’de yaşanmış olan depremde 10 günün peşinden yıkıntı altından kurtarılan adam yaşamak için yağmur suyu içti, karton kutu yedi. Aklını etkin tutabilmek için de mahsur kalmış olduğu alanda bulmuş olduğu bir oyuncakla oynadı.
1999 DEPREMİNDE KURTULUŞ SİMGESİ OLDU
Marmara depreminde tam 151 saat sonrasında yıkıntı altından sağ olarak çıkarılan 5 yaşındaki İsmail Çimen depremin kurtuluş simgesi olmuştu. Minik çocuğun anası de depremin ikinci gününde kurtarılmış sadece İsmail’in babası ve üç kardeşi göçük altında şehit olmuştu.
Hemşire Nurcan Eraslan, 13 Mart 1992 senesinde Erzincan’da yaşanmış olan depremde tam 187 saat (8 gün) sonrasında yıkıntı altından çıkarıldı. Vazife yapmış olduğu SSK Hastanesi’nin 5. katındaki lojmanda kalan hemşire Nurcan Eraslan, üçüncü katta sıkıştı ve yıkıntı boşluklarından sızan havayla soluk alabildi. Sağlıkçı olmanın tecrübesiyle idrarını ve sızan yağmur damlalarını içerek hayatta kalmayı başardı.
17 GÜN ENKAZDA KALDI
Bangladeş’te Mayıs 2013 senesinde bir bayan depremzede, üretim merkezi enkazından 17 gün sonrasında çıkartılmıştı. Kurtarıldıktan sonrasında “Birkaç tüm gün kurtarma görevlilerinin seslerini duydum. Dikkatlerini çekmek için sopalarla ve demir çubuklarla enkaza vurdum. Kimse beni duymadı. 15 gün kurutulmuş yiyecekle beslendim. nihayet iki gün sudan başka bir şeyim yoktu” demişti.
Haiti’de 220 binden çok kişinin ölümüne yol açan Ocak 2010’daki depremden sonrasında, bir adam yağmalanan bir dükkânın enkazından 12 gün sonrasında sağ çıkmıştı.
2005 senesinde Pakistan da yaşanmış olan depremde yıkıntı altında kalan hanım tam tamına 63 gün sonrasında kurtarıldı. 40 yaşındaki Naksa Bibi adlı hanım, mutfağının enkazından çıkarılmıştı.
Mianzhu kentinde 80 yaşındaki kısmi felçli Xiao Zhihu adlı bir adam ise tam 266 saat sonrasında yıkıntı altından sağ kurtarıldı. Evinin sütunları altında kalan Zhihu’yu, 11 tüm gün hayatta tutan vaziyet ise eşi tarafınca beslenmesi oldu.
Haiti’deki depremin 10’uncu gününde Port-au-Prince’te evvel 84 yaşındaki bir bayan, kısa bir süre sonrasında da 21 yaşındaki bir genç enkazdan sağ olarak çıkarıldı. Kurtulan genç, susadığında idrarını tatmak zorunda kaldığını da söyledi.
Şubat 2004’te Konya’da yaşanmış olan depremin peşinden çöken apartmanın enkazından 131 saat kurtarılan 16 yaşındaki Muhammet Kelam, şu sözleri söylemişti: “Sarsıntının başlamasıyla merdivenlerden aşağı koşmaya başladım. Yapı çöktükten sonrasında umutsuzluğa kapılmamaya çalıştım. Bazen uyudum. Yukarıda çalışanlar bulunduğunu duyuyordum. ‘Nasıl olsa beni kurtarırlar’ diye düşünerek kendimi rahatlatmaya çalıştım. Mobil telefonu aradım, fakat bulamadım. Annemin ve kardeşlerimin durumunu düşündüm.”