Çek Sineması Tarihi ve 10 Çek Filmi

Çek Sineması Tarihi ve 10 Çek Filmi

Çek toprakları Avrupa’nın, Garp’nın ve modernitenin meydana getirdiği bütün çatışmaları deneyim etmiştir. 17. ve 18. yüzyıllarda Avrupa’nın dinsel çatışmalarının savaşım alanıydı. 19. yüzyılda çatışan milliyetçiliklerin yer almış olduğu bir sahneydi. 20. yüzyılda ise Avrupa’nın en doğulu demokrasisinin beşiği (1918-1938) ve komünizmin en batılı ileri karakol mevkii (1948-1989) olmuştur. Nazi işgali, soykırım, cenk sonrası üç milyon Alman’ın etnik olarak tekrardan tanımlanmış bir devletin sınırları ötesine ‘nakli’, Stalinizm, ‘insani bir sosyalizm’, ‘olağanlaşma’, ‘karşıcılık’ ve bu olayların gölgesinde gelişen, kimi zaman sansürlenen Çek Sineması.

Beyaz perdenin Başlangıcı

Avusturya-Macaristan topraklarında var olan Çekoslovakya’ya 1896 senesinde Lumiere’lerin bir temsilcisinin sinematografı getirmesiyle Çek sineması başladı. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Çek Sineması ‘nda üretim artarken ulusal yazın ve tiyatrodan etkilenildi. 1920’ler popüler romanlardan meydana getirilen başarısız uyarlamalarla geçti.

REKLAM ALANI

İkinci Dünya Savaşı evveli Beyaz perde

İkinci Dünya Savaşı öncesi Çekoslovakya, öteki ülkelerin reddettiği bütün sığınmacıları, bilhassa Yahudi kökenli Almanları, vize ya da rastgele bir hususi vesika istemeden kabul etmişti. Çek ve Alman kültürleri arasındaki bağlılıkla da ilgili olarak, ağır siyasal iklim sebebiyle Prag’daki ve Almanya’daki yazarlar ve sanatçılar dayanışma içinde olmuş, Prag’da değişik görüşlerin olduğu geniş bir yelpaze oluşturmuşlardı. Prag, faşizm karşıtlarının güçlerini eyleme dökmek suretiyle birleştikleri en mühim tarihsel güzergâha dönüşmüştü. Faşizm karşıtı birleşmeyi güçlendirmek için tiyatro, konuşma, sergi benzer biçimde etkinlikler düzenlenmiştir. Filmlerde bu durumlar işlenmişti.

Toplumcu Çekoslavakya’da Beyaz perde

1939’da Münih Paktı’nın imzalanmasının peşinden oldukca sayıda sinemacı yurtdışına gitti. İkinci Dünya Savaşı sonunda Alman işgalinden kurtulup SSCB güdümünde toplumcu bir halk cumhuriyeti haline gelen Çekoslovakya’da film endüstrisi, 11 Ağustos 1945’te Sovyet modeline münasip olarak devletleştirildi. Devlet yatırımı ve kesintisi olmayan desteğinin avantajlarına rağmen beyazperde, siyasal propagandanın en mühim ögelerinden birisi oldu. Bu devrin filmlerinde Nazi işgali ve işgale karşı direniş benzer biçimde belli temalar işlendi. Çek biyografi filmleri hareketliliği oldu. Ülkede toplumsal gerçekliğin çelişkilerini, en gerekli sorunlarını ve yozlaşan değerleri ele alan filmlerin yapılabilmesi için garp ile şark arasındaki buzların çözülmesini öylece durmak gerekti.

Çekoslavakya Yeni Dalgası

Çekoslovakya’da 60’lı seneler, bir fikir ve sanat hareketine dönüştü. Prag Baharı ile özgürleştirici, coşku verici ve anti-ideolojik bu süreç taçlandırılmış oldu. Prag Baharı, 1968’de Sovyet ve Varşova Paktı üyelerinin tanklarının Prag’a girmesiyle nihayetlenmiştir. 1969’un sonunda rejimin sertleşmesiyle sinemacılar ülkelerini terk etmeye başlamışlardır.

Kısa ömürlü olmakla beraber beyaz perdede yeni bir dalga, altmış ortalarından itibaren Çekoslovakya’yı Prag Baharı’na taşıyan rüzgarlardan birisi olmuştu. Beyaz perde sanatçıları 1968 vakalarını besleyen kültürel ve politik etkinliğin öncüleri oldular. Prag Baharı’nın bastırılması, bu özgürleştirici kültürel akıma da nihayet verdi.

Yeni Dalga’nın Özellikleri

Yeni Gerçekçilik ve Cinema Verite, Çek sinemacılara tesir eden unsurlar arasındaydı. Stüdyonun haricinde, gerçek mekânlarda çekim hayata geçirmeye itina gösterdiler, amatör oyunculara yer verdiler. Akımı benimseyen yönetmenler toplumcu gerçekçilikten uzaklaşarak rejimin aksaklıklarını döneme münasip bir mizahla yermeye ve derhal kapının dışındaki dahil karartıcı toplumsal gerçekliğe dair sert analizler hayata geçirmeye yöneldiler.

Komünizm Sonrası Çek Sineması

70’li ve 80’li seneler, bütün Şark Bloku vatanlarında olduğu benzer biçimde Çekoslovakya’da da rejimin nihayet bulması için meydana getirilen çabalarla ve bu çabaların sert bir halde bastırılmasıyla geçti. Ve buna bağlı olarak; ekonomik yetersizlik, Şark Blok’unun gezegenimizin data devriminin haricinde kalmış olması, komünist sistemin ideolojisindeki aşınma ve bu nedenlerden dolayı Gorbaçov’un getirmiş olduğu ‘açıklık’ ve ‘tekrardan yapılanma’ politikaları 1989’da rejimin nihayet bulmasına niçin oldu. Çekoslovakya, halkın baskısıyla Komünist Parti’nin Yurttaşlar Forumu ile koalisyona girmeyi kabul etmesi süreciyle başlamış olan Kadife Devrim’le yeni düzene geçti. 1996’da toprakları ikiye bölündü; Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarak iki değişik cumhuriyet oluştu.

Yeni düzende siyasal sıkıdüzen kaldırıldı fakat piyasa ekonomisine geçiş, beyazperdeye devlet desteğinin kesilerek turk yerli film üretiminde büyük bir düşüşe yol açtı. Çek Cumhuriyeti’nde yapımcılığın desteklenmesindeki düşüş oldukca sayıda otomobil ve gereci atıl durumda bırakırken stüdyo mekânları ve hizmetleri batılı film ve tv şirketlerine kiralanarak çöküş engellenmeye çalışıldı. Giderek daha çok ortak yapımlara bağımlı hale gelindi. Film yapımının standartlaşıp homojenleşmesi, netice itibariyle bireysel yaratıcılık ve ulusal özgünlüğe yönelik bir tehdit istenmeyen ihtimalini de beraber getirdi. Günümüz şartlarında Çek sanatçıların karşılaşmış olduğu yaratıcılık sorununu, direktör Jan Sverak, “bundan böyle ortak bir düşman yok, kime karşı savaşacağımızı bilmiyoruz” diye yorumluyor.

Çek Canlandırma Sineması

Çek canlandırma sineması 1945’ten itibaren bu alanda en başta gelen bir beyazperde olarak kendini kabul ettirmiştir. Çekler bu sanatta kukla ve oyuncak benzer biçimde yöresel imkânları kullandılar ve bu türde kesinlikle orijinal olmanın çarelerini aradılar. Jiri Trnka Beyaz perde literatüründe ‘Şark’nun Walt Disney’i’ olarak anılan 3D ustası ve Jan Svankmajer balçık ustası benzer biçimde adlar yetiştirmiştir.

Çek Sinemasının beğeniyle izleyebileceğiniz 10 filmi aşağıdaki gibidir.

Diamonds of the Night (Jan Němec / 1964)

Çek Sinemasıı

Çekoslovakya yeni dalgasının başyapıtlarından birisi. Arnošt Lustig’in otobiyografik romanı Karanlıkta Gölge Yok’a dayanan onları bir toplama kampına götürmüş olan bir trenden kaçan iki adamın hikâyesini konu alıyor. Yolda yaşadıkları vakalarla beraber düş ettikleri anları da seyirciye göstererek sürrealisttik bir havaya bürünen film oldukca diyaloğu olmaması ve yakın plan çekimleriyle etkisi altına alan bir film olmayı başarıyor.

Pelišky (Jan Hřebejk / 1999)

Çek Sineması

Dönem çatışmasına, çek kültürüne ve toplumcu fikre absürt bir mizahla yaklaşan komedi-dram seçimi klasikleşmiş bir çek filmi. Bununla beraber 68 vakaları öncesi yaşanmış olan zorluklara, baskıya ve düşünce ayrılıklarını iki aile üstünden zıtlaştırarak kendine özgü yaklaşımıyla keyifli bir halde işlemekte.

Dimensions of Dialogue (Jan Švankmajer / 1982)

Çek Sineması

“11 dakikalık filmimizde fotoğraf ve plastik sanat aracılığı ile insan ilişkilerini üç yönlü araştıran direktör, nesnel, tutkusal ilişkiler yanında ayrıca, kitlelerin birbirini yiyişi (insan insanoğlunun kurdudur) mevzusunu da şaşırtıcı güçle işliyor. Hiçbir ticari gaye güdülmeyen bu sanat yapıtının gerçek bir yaratıcılık bulunduğunu açıklamak gerekmektedir.” Diye bahsediyor Tezer Özlü. Altın ayı ödüllü bu kısa film çek canlandırma sinemasının en iyi örneklerinden. Sonsuz Diyalog, Tutkulu Diyalog ve Yorucu Diyalog adlı üç bölümden oluşun bu kısa film iletişimsizliği değişik açılardan ele alarak etkili görselleriyle beraber çek canlandırma sinemasının enerjisini gösteriyor.

Kolja (Jan Svěrák / 1996)

Çek Sineması

Jan Svěrák ve babası Zdeněk Svěrák ortaklaşa iş olan Yabancı dilde en iyi film Oscar’ı ve Altın Küre ödülü benzer biçimde birden çok ödülü kucaklamayı başaran Çek sinemasının en herkesçe malum olan filmi. Senaristliğini ve başrolünü üstüne alan Zdeněk Svěrák bu filmimizde birden çok övgüyü hak ediyor. Orkestradaki işini kaybedince para ele geçirmek için cenazelerde çalmaya ve gömüt taşlarını boyamaya başlamış huysuz ve ihtiyar bir insanın asla hesapta yokken torunu yaşındaki bir çocuğa görmek zorunda kalmasını ve bu ikili arasındaki ilişkiyi mevzu, bahis ediyor film.

Obecná skola (Jan Sverák / 1991)

tekrar baba oğul ortaklaşa iş olan bu filmin orijinal hikâyesinde hem benzemekte bir okulun talebesi olan aynı zamanda eski bir öğretmen olan Zdeněk Svěrák kendi deneyimlerinde bol miktarda yer veriyor bu filmimizde. Cenk sonrası çocuk ve cemiyet psikolojisi gerçekçi bir halde ele alan film iki rol model ortaya koyuyor. Birisi harpte bizatihi yer almış, gazi olmuş fakat bunu oğlundan gizleyen bir baba, diğeri harpte yer almamasına karşın öğrencilere kendisini bir kahraman benzer biçimde sunarak etkileyen öğretmen.

O necem jiném (Vera Chytilová / 1963)

Çek Sineması

1963’te gösterime giren Something Different, Çek Yeni Dalgası’nın ilk filmlerinden birisi ve Chytilová’nın ilk uzun metrajlı filmi. Filmin konusu adamların hakim olduğu gezegende kendi ayakları üstünde durmaya işçi, değişik statülere haiz iki kadının paralel ilerleyen hikayeleri. Bir yanda bütün gününü evde çocuk bakarak ve ev işleriyle uğraşarak geçiren fakat bütün bu uğraşları için takdir edilmeyen bir ev hanımı; diğer yanda emekli olmadan evvel nihayet yarışını ele geçirmek için hazırlıklara başlamış olan fakat antrenörünün gereğinden fazla baskısı nedeniyle motivasyonunu kaybeden bir jimnastikçiyi izliyoruz. Çekoslovak jimnastikçi karakteri çekimleri için gerçek hayatta Olimpiyat altın madalyalı Eva Bosáková’nın bir yarışma hazır hale gelmek için antrenmana katılmış olduğu anları biyografi tarzında filmle birleştiriyor Chytilová.

Ostre sledované vlaky (Jirí Menzel / 1966)

Çek Sineması

Çek yeni dalgasının mühim yönetmenlerinden Jiri Menzel’in yabancı dilde en iyi film Oscar’ı almış olduğu filmi. Senaristliği Bohumil Hrabal’ın romanına dayanıyor. Konusu İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına yaklaşıldığı bir zamanda Çekoslovakya’da şimendifer istasyonunda devinim memurluğu meydana getiren Milos Hrma’nın erkeklik hezeyanları çevresinde şekilleniyor. Filmdeki vakalar Milos’un bakış açısından anlatıldığı için üstüne bomba düşen bir evden ziyade, cinsellik ilişkili vakalar daha alaka çekiciymiş benzer biçimde aktarılıyor. Bu sayede savaşın normalleşmesini filme ufak ve zekice ayrıntılarla değiniyor direktör.

Sedmikrásky (Vera Chytilová / 1966)

Çek Sineması

Věra Chytilová tarafınca yazılan ve yönetilen1966 Çekoslovak komedi-drama sürrealist filmidir. Umumi cihette Çekoslovak Yeni Dalga hareketinin bir kilometre taşı olarak kabul edilen bu film, her ikisi de acayip şakalar meydana getiren Marie adlı iki genç kızı takip ediyor. Belgeselci bir anlayışla başladığı film serüvenine gerçeküstücü bir perspektiften devam eden ve beyazperde dünyasında baskın olan adam bakışına feminist bir seçenek meydana getiren Vera Chytilová; kadının toplumda var olma yollarını absürt ve beyazperde tekniklerini zorlayan bir boyuttan ele alır bu filmimizde. Çek Yeni Dalgası’nın absürt gülmece anlayışını bir nevi silaha dönüştürerek kapitalizmin ve adam egemen toplumun burjuva değerlerinin eleştirisine imza uzaklaştırıyor.

Tmavomodrý svet (Jan Sverák / 2001)

Çek Sineması

Film iki farklı zamanda geçiyor. Açılışında 1950lerde Çekoslovakya’da bir hapishanede yatan ve eski bir SS doktoru tarafınca tedavi edilen pilotun yaşadıklarını konu alıyor. İkinci kısım ise hapishanede tedavi gören pilotun 1939’da Çekoslovakya Nazilerce işgal edilince İngiltere’ye kaçmasını ve Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne katılıp Almanlara karşı savaşını gösteriyor. Bu bölümde daha oldukca güç da olsa İngiliz ömür tarzına alışan, her an ölümle burun buruna gelen ve benzer hanıma âşık olan iki arkadaşın öyküsünü konu alıyor.

Samotáři (David Ondříček / 2000)

Çek Sineması

Türkçeye Yalnızlar olarak çevrilen bu güldürü filmi 1990’ların sonlarında büyük bir şehirde 23 ila 33 yaşları arasındaki yedi gencin yaşadıkları ilişkileri değişik yorumlamasını, Bunu yaparken ki çatışmalarını, birbirlerine duygusal olarak kimi zaman de saplantılı olarak bağlanışlarını fakat bunun onları bir halde tekrar yalnızlığa art götürüşü mevzu, bahis alıyor.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ