Büyüleyici Dokunuşlarla Yüreğinizi Isıtacak 5 Studio Ghibli Animesi

İşlediği temalar ile izleyicilerinin yüreklerine dokunan Studio Ghibli animeleri, serin bir yaz akşam üstü gökyüzünü seyre daldığınız anlardaki şeklinde içinizi umutla dolduruyor. Yalnızca işlediği temalar ile değil, müzikleri ve görsellikleri ile de bunu büyük bir ustalıkla başaran animeler; tüm samimiyeti ile sizleri bambaşka bir gezegenimizin içine çekiyor. 1985 senesinde Hayao Miyazaki ve Isao Takahata tarafınca kurulan Studio Ghibli, anime sektörüne yeni bir nefes getirerek anime severlere unutulmayacak anlamış olur ve duygular bırakmıştır. Bu iki mühim ismin yaşamımıza kazandırdığı onlarca anime, aldıkları ödüller ve övgüler ile de ününü gün be gün arttırmaktadır. Büyüleyici dünyaları ziyaret edebileceğiniz birbirinden mükemmel 5 Studio Ghibli animesini ise bu makalemizde sizler için listeledik.
Yürüyen Şato / Hauru no Ugoku Shiro / Howl’s Moving Castle

Yönetmenliğini Hayao Miyazaki’nin yapmış olduğu Yürüyen Şato, benzer adı taşımakta olan İngiliz yazar Diana Wyne Jones’un kitanından uyarlanmıştır. Animenin masalsı teması bizleri derhal olayların akışına iç ederek kendimizi bu masalsı evrende bulmamızı sağlıyor. Bir Miyazaki klasiği olarak, iyiliğin ve kötülüğün savaşını gördüğümüz bu anime, Sophie adlı karakterimiz ve Howl adlı büyücünün bu cenk ile olan ilişkilerine odaklanıyor.
Dünyalar tatlısı Sophie, saf iyiliğin ve güzelliğin bir yansıması olarak tüm kötülükler karşısında her daim temiz olan umudu ve yüreğiyle, Yürüyen Şato’ya ziya tutuyor. Büyücü Howl ise karizması ve kabiliyetleri ile olayların derinine inerek yaşamış olduğu dahil çatışmaları ile animeyi daha gizemli bir hale getiriyor. Sophie bigün Kötülükler Cadısı tarafınca lanetlenmesinden sonrasında kendisini Howl’un evi olan Yürüyen Şato’da buluyor. Hakikaten de Yürümekte olan bu şato, Howl’ın yanında ayrıca Calcifer adlı bir ateş cinine ve Markl adlı şirinler şirini bir çocuğa da ev sahipliği yapıyor. Sophie’nin aralarına katılmasıyla beraber bir fazlaca renklenen Yürüyen Şato, çok büyük müzikleri ve görselleri ile de mutlak surette izlenilmesi ihtiyaç duyulan animelerden.
Ruhların Kaçışı / Sen to Chihiro no Kamikakushi / Spirited Away

Studio Ghibli ve Hayao Miyazaki animeleri içinde bir fazlaca meşhur olan Ruhların Kaçışı, almış olduğu internasyonal ödüller ile de standardını ve benzersizliğini seyircinin beğenisine sağlıyor. Eşi olmayan kareleri ile bizlere adeta görsel bir şölen sunan anime, Japon kültüründen izler taşıyan mistik yapısıyla bütünleşerek ortaya muhteşem, harikulade bir film çıkartıyor. Chihiro isminde 10 yaşındaki bir kız evladı, ailece başka bir kasabaya transfer olmak için seyahat yaparken, kendisini asla beklemediği bambaşka bir diyarın içinde buluyor. Bu yolculukla başlamış olan anime, Chihiro ve ailesinin esrarengiz bir yer keşfetmesiyle bizleri fantastik bazı olayların içine sürüklüyor.
Anne ve babasının domuza dönüşmesi ile dehşete uğrayan Chihiro yardım bulma umuduyla oradan oraya koştururken kendisini ruhlar aleminde buluyor. Bu esnada tanıştığı Haku adlı bir çocuk ise, kendisine yardım edeceğini söyleyerek ona güvenmesini söylüyor. Böylelikle Chihiro asla bilmediği bir dünyaya adım atarak evvelinden karşılaşmadığı karakterler ve hayatlar ile bağ kurmaya çalışmakta. Bir an evvel ailesini kurtararak kendi yaşamış olduğu dünyaya dönüş yapmak isteyen karakterimizin başından geçen vakaları büyüleyici bir tema ile işleyen Ruhların Kaçışı, yaşattığı his yükü ve replikleri ile de seyircisine müthiş bir vaka örgüsü sağlıyor.
Dün Şeklinde / Omoide Poro Poro / Only Yesterday

Bu animemizin direktör koltuğunda ise bu sefer Isao Takahata var. 1991 senesinde beyaz perde severler ile buluşan film, sadeliği ve samimiyeti ile ön plana çıkıyor. Takahata’nın fantastik görsellerden uzaklaşarak bir bütün olarak naturel bir yaşamı seyirci ile buluşturması, animeyi yayınlandığı sene ülkede en oldukca izlenen film haline getiriyor. Animede anne karakter olarak karşımıza çıkan Taeko, 27 yaşlarında Tokyo’da yaşamakta olan bekar bir hanımdır. Çocukluğundan beri özlemini çekmiş olduğu ve kendini bu mevzuda hep yarım kalmış hissettiği duygularının peşine düşen karakterimiz, bir kırsalda yaşamakta olan akrabalarını ziyaret etmeye karar veriyor.
Yaşamı süresince şehirde yaşamış olduğu yoğunluğun ve kalabalığın yükünü olanca derinliğiyle yüreğinde hisseden Taeko’nun bu yolculuğa çıkması üstüne yoğunlaşıyor film. Taeko’nun çocukluğundan hatıraları da bizlerle buluşturan anime, keyifli ve gülünç anıları benzer anda deneyimlememizi sağlıyor. Sadeliğin getirmiş olduğu naif bir doğallık eşliğinde izleyebileceğiniz Dün Şeklinde, 10 yaşındaki Taeko’nun beklentileri ve 27 yaşındaki Taeko’nun hislerinin usulca yüreğimize dokunması ile bizleri de o kırsalda kendi dahil dünyamıza doğru bir yolculuğa sürüklüyor.
Minik Cadı Kiki / Majo no Takkyūbin / Kiki’s Delivery Service

Hayao Miyazaki’nin şaheserleri içinde yer edinen Minik Cadı Kiki, on üç yaşındaki Kiki’nin cadı olabilmek için deneyimlediği fantastik vakaları mevzu, bahis alan bir anime. Kiki, ailesinin yanından annesinin vermiş olduğu süpürgesi ve kedisi Jiji ile ayrılarak cadılık eğitimini tamamlamak suretiyle başka bir şehre gidiyor. Bu vilayette edinmiş olduğu dostluklar, deneyim etmiş olduğu deneyimler ve yaşamış olduğu güçlükler ile bizlere sıcacık bir tema sunan Minik Cadı Kiki, film süresince yüzümüzde tebessüm bırakan animelerden. İnatçı, başaralı ve son derece azimli olan Kiki, kendine güvenmenin ve ruhun öneminin farkına vararak yeni taşınmış olduğu bu şehirde kedisiyle birlikte yer yer zorluk derecesi yüksek yer yer keyifli olan bir hayata adım uzaklaştırıyor. Bilhassa benzeri olmayan müzikleri ve görselleri ile bizlere Kiki’nin yaşamış olduğu ruh değişimlerini ehil bir halde yansıtan Miyazaki, sevginin ve umudun enerjisini bu müthiş anime ile bir defa daha vurguluyor.
Komşum Totoro / Tonari no Totoro / My Neighbor Totoro

1988 senesinde gösterilen Komşum Totoro, Miyazaki’nin kim bilir en neşeli ve esrarengiz animelerinden. Çocuklukta hissettiğimiz maceracı ruhun ve gizemli oyunların ustaca bizlere aktarıldığı bu film, iki kız kardeşin hayatına odaklanıyor. Kardeşler ailesiyle birlikte annesinin rahatsızlığı nedeniyle yaşadıkları yerden ayrılarak, yeşillikler içindeki bir kasabaya yerleşiyor. Taşındıktan kısa bir süre sonrasında minik kardeş Mei’nin ormanın ruhunu keşfetmesiyle beraber, anime bizleri heyecanlı ve sempatik bazı vakalar ile bir araya getiriyor.
Ablası Satsuki ile ormanın içinde masalsı bir dünya keşfeden Mei, Totoro başta oluş suretiyle öteki orman ruhları ile de mutluluğun ve umudun hiçbir vakit yok olamayacağını seyircisine ehil bir halde aktarıyor. Gündelik yaşamın sirkülasyonu ve annelerinin rahatsızlığı içinde his farklılıkları yaşayan bu iki kardeşin öyküsünü çok büyük bir yalınlıkla aktaran Komşum Totoro, bu aktarımını da benzeri olmayan görselliği ve müzikleri ile oldukca daha etkisi altına alan bir halde gerçekleştiriyor. Filmin yayınlamasının peşinden Totoro, Studio Ghibli’nin maskotu olabilmektedir ve tüm Ghibli animelerinin açılışında yer alarak bizlere, benzeri olmayan bir karakter bulunduğunu bir defa daha kanıtlamış olabilmektedir.
Bonus: Yüreğinin Sesi / Mimi wo sumaseba / Whisper of the Heart

1995 yılında yapılmış olan Yüreğinin Sesi, Hayao Miyazaki’nin kuvvetli kalemi ve direktör Yoshifumi Kondo’nun görselliğiyle bütünleşerek seyircisine mesajlarla dolu bir anime sağlıyor. Yüreğimizden geçirdiğimiz düşüncelerin ve isteklerin önemine vurgu meydana getiren film, 14 yaşındaki Shizuku Tsukishima adlı orta mektep talebesi bir kızın hayatına odaklanıyor. Yaz ayları süresince tek istediği kütüphanedeki kitapları okumak ve başka dillerdeki şarkıları Japoncaya çekip çevirmek, evirmek olan Shizuku’nun hayatına rastlantı eseri birinin girmesiyle anime bizleri yüreğimizin sesini duymaya çağrı ediyor.
Hayatına giren şahıs ise Seiji Amasawa, Shizuku’nun kütüphanede okumuş olduğu daha daha evvelki tüm kitapları okumuş olan birisidir. Seiji’nin çevresindeki antikacı dükkânı ve keman aşkı ile tanışan Shizuku, her geçen gün Seiji’nin sempatik ve azimli karakteri ile anlaşarak onunla duygusal bir bağ kurmaya başlıyor. İkisi arasındaki ilişkiyi sıcacık bir halde müthiş bir doğallıkla aktaran Yüreğinin Sesi; kaygı, mutluluk, talep, beklenti şeklinde temaları masalsı ve saf bir his yüküyle bizlere aktarıyor.