Anlaşılmak için değil, soru sordurmak için çekilmiş filmler

‘Oscar alan filmleri anlamaya çabalamayın, anlaşılmak için yapılmadı’ diyen gazeteci Rükzan Sağır, 11 dalda Oscar talibi olan ve geçtiğimiz gün düzenlenen törenle 7 dalda Oscar alan ‘Her Şey Her Yerde Benzer Anda’ filmi hakkında ‘anlaşılmıyor’ yorumları üstüne yazdı…
“KUBRİCK’İN 2001: BİR UZAY DESTANI” FİLMİ
Stanley Kubrick’in ‘2001: Bir feza Destanı’ filmini gösterime girmiş olduğu 1968’de asla kimse anlamamıştı. Altmetinlerinin çoğunun anlaşılması bugün bile birçoklarımız için güç. İstanbul Beyaz perde Müzesi’nde halen devam eden Stanley Kubrick sergisinde sanat tarihçisi Hazal Seyran Kömürcü, esasen anlaşılmak suretiyle yapılmamış bir film bulunduğunu anlatmıştı. Öykünün uyarlandığı kitabın yazarı Arthur C. Clarke, filmin vizyonu yapıldıktan sonrasında anlamadığını ifade eden Hollywood yıldızlarına yanıt olarak “Anlayanlar olursa, biz oldukca fena bir iş yapmışız anlama gelir. Şu sebeple bizim hedefimiz kitlelerin kafasındaki sual işaretlerine cevap vermek değil, yeni sorular oluşturmaktır” diyor.
SORU SORDURMA SANATI
O yıllarda suni zeka teriminin anlaşılması şöyleki dursun, niyetleri ‘Suni zeka nedir?’ sorusunu kaşımak. Nitekim Oscar kazanıyor. En İyi Direktör ve Görsel Efekt Oscar’larını alıyor. Bu efektlerin hazırlanmasının 18 ay sürdüğünü de belirteyim. çünkü 1969’da ABD, Ay’a ayak basmadan evvel Ay’daki sahnelerin ilk kez bu filmimizde tasvir edildiğini düşününce 18 ay, uzun bir süre sayılmayabilir bile. Hatta Amerika’nin Ay’a gitmediğine, görüntülerde Kubrick’in sahnelerinin kullanıldığına dair komplo teorileri de bu filmden kaynaklanıyor.
YENİ DERDİMİZ ÇOKLU EVREN
Kubrick’in bu filmimizde kullanılan bütün dekorları tekrar kullanılmaması için imha etmesi de şüpheli görülüyor. Kısaca bir deha ürünü olan bu film, öyküsü haricinde de bugün halen birden çok yanıtsız probleminin deposu olmaya devam ediyor. Bu sene Oscar’ı silip süpüren ‘Her Şey Her Yerde Benzer Anda’ filmi de Kubrick filmiyle benzemekte bir kaderi yaşıyor. ‘Çoklu evren’, ‘sonsuz olasılıklar’ ve ‘çoklu evrenlerde kişilik’ kavramları hakkında düşünce sahibi olmamızdan oldukca sorular sordurmayı amaç edinmiştir ve bu tarz şeyleri aydınlatmak benzer biçimde bir derdi yok. Başı yok, sonu yok.