Sıra, evrene yeni bir nefes getirmiş olduğu ve değişik bir havaya haiz olduğundan dolayı ilk bakışta izleyenlerden tam not almış şeklinde görünüyor. Orijinal üçlemelerin öncesinde hikayenin başlangıcına ziya tutan 8. film Rogue One, serinin en alışılmadık ve “kaliteli bir beyaz perde filmi” izliyormuşuz şeklinde hissettiren yapımıydı. Tamamımız Rogue One’ın sonunda nasıl sonuçlanacağını bildiğimiz halde büyük bir hevesle izlemiştik.
Yıldız Wars diyince Luke Skywalker, ışın kılıçları, Jedi’lar, kuvvet ve kuvvet kullanıcıları aklımıza geliyor sadece Andor dizisinde bu bilindik unsurların bir çok şimdilik yer almıyor. Andor dizisi Rogue One filmimizde yaşananlardan ortalama 5 sene öncesini konu alıyor. Bu yeni yapımda oldukca daha değişik bir yaklaşım sergileniyor.
Yıldız Wars: Andor dizisini, öteki bütün Yıldız Wars evreni yapımlarını ve daha fazlasını Disney+ platformunda seyredebilirsiniz.
Rogue One filminin sinematografik izleri Andor dizisinde de devam ediyor.
Sıra; Blade Runner, Driver, Altered Carbon şeklinde yapımların atmosfer ve renk paletini çağrıştıran sahneleriyle bizleri karşılıyor. İlk bölümde distopik bir hikayede bulunabilecek mekanlarda açılış yapılıyor ve peşinden Yıldız Wars evreninde olduğumuzu hatırlatan görmeye alışkın olduğumuz mekanlara geçiliyor. Dizinin ilk bölümünde Morlana One bölgesi, Ferrix özgür alış veriş bölgesi, flashback sahnelerinde karşımıza çıkan bölge ve Morlana One bölgesindeki hususi güvenlik şirketine ilişkin mekanlar karşımıza çıkıyor.
Mandalorian dizisinin çekimlerinde stagecraft teknolojisi kullanılmıştı. Buna karşılık Andor dizisindeki bir çok mekanın olduğu sahnelerin gerçek setlerde çekildiğini müşaahade ediyoruz. Elbet renk paletinin mekanların yapısıyla oldukca ilgisi var. Karakterimizin yaşamış olduğu bölgedeki taşların, evlerin renkleri bile soğuk tonlarda kullanılmış. Çeşitli sahnelerde Yıldız Wars evrenindeki alışılageldik eski ve soğuk mekan esintileri de bulunmakta. Şimdiye dek gördüğümüz kostümler de etkisi altına alan izler taşıyor. Kısımlar ilerledikçe oldukca daha değişik mekanlar göreceğimiz için çeşitli detaylar değişebilir.
Disney’in esrarengiz dünyasının ötesinde daha karanlık bir atmosfer ve olgun bir öykü bizi karşılıyor.
Andor dizisinde, Disney’in “iyiler daima kazanır” teması ve o esrarengiz dünyasından ırak; daha kasvetli, karanlık ve yetişkinler için değişik bir evrende geçen casusluk, hareket temalı hikayesine şahit oluyoruz. Şimdilik ilk bölümlerde İmparatorluk’a bağlı hususi bir güvenlik şirketini ve asker görünümlü çalışanlarını müşaahade ediyoruz. Hareket dediğimize bakmayın, kısımlar son derece durağan ve ağır akıyor. Kısımlar averaj 35 dakika olduğundan dolayı kısa sayılır, lakin aksiyonun “a”sını başlangıçta göremediğimiz için uzun sürüyormuş şeklinde hissettirebilir. İlk iki bölüme nispetle üçüncü bölümde dişe dokunur birkaç hareket sahnesi izliyoruz.
İntro, düğünlerde gelin ve damadın çocukluk fotoğraflarından meydana getirilen ucuz slaytları çağrıştırıyor.
İntro kolay ve yetersiz kalmış. İntro’su adeta fotoğraflardan oluşturulmuş süratli slayt geçişleriyle meydana getirilen videoları çağrıştırıyor. üstüne düşünülüp daha güzel işler çıkarılabilirdi. Açılış sahnesinden itibaren bölümlerde; doyum edici özellikte, hikayenin gidişatına ve sahnelere münasip müzikler karşılıyor. Müzikler intro’dan daha oldukca ümit vadediyor. Sıradanlık ve mükemmellik içinde gidip gelen melodilerle hikayeyi izlemeye devam ediyoruz.
Dizideki karakterler son derece gerçekçi bir tarzda karşımıza çıkıyor.
Rogue One filmimizde Cassian Andor karakterini canlandıran Diego Luna, dizide de benzer karakteri canlandırıyor. Cassa karakterinin Asi İttifakı’na katılmadan öncesinde başından geçenlere tanıklık ediyoruz. Karakterimiz eyleme geçmede sorun yaşamayan birisi, hızlıca hareket alabiliyor. Dizide gösterilen kısımlar süresince pek oldukca karakter müşaahade ediyoruz. Elbet bunların hepsini finale bir yerden bir yere almak mümkün değil. Yer yer adaya veda eden isimlerimiz olacak.
Dizideki hiçbir karakter saf iyi veya saf fena değil. Kendisine hayranlık duymasak da empati kurabileceğimiz, tek bir çizgide yer almayan karakterler yer ediniyor. Bir çok karakter Yıldız Wars evreninden bağımsız ve gerçekçi bir etkiye haiz. Orijinal üçlemelerdeki mizahi diyaloglara rastlamıyoruz. İlk üç bölümde klasik R2-D2 ve C3PO şeklinde droidler içinde geçen diyaloglar veya sempatik replikler yer almıyor. Bu da hikayeye daha oldukca odaklanmayı sağlıyor.
Yer yer flashback’lerin arasına diziyi eklemişler şeklinde hissedebilirsiniz.
İlk bölümden itibaren dizinin güncel sahneleriyle, geçmişe dönüş sahneleri içinde kurulan bir köprü bulunmakta. Elbet hikayenin gidişatında bilmediğimiz teferruatlara yer vermek keyifli bir perspektif. Sadece flashback sahnelerinin oldukca çok olması anlık hikayeden uzaklaşmaya neden olabiliyor. Bunun yerine çarpıcı ve lüzumlu olan noktalarda geçmişe dönüş sahnelerine yer vermek daha etkisi altına alan olurdu.
Daha daha evvelki yapımlara gönderme yapılmamış, desek yeridir. Sıra, güldürmek eğlendirmek şeklinde popüler kültüre yakınlaştıma gayesi gütmüyor ve yalnızca öykü aktarılıyor. Bunun yerine sağlam ve gerçekçi karakterlerin öyküsünü izliyoruz.
İLGİLİ HABER
Disney+’ın Oldukca Şey Vadeden Yeni Yıldız Wars Dizisi ‘Andor’ konusunda Bütün Bildiklerimiz
Her ne ölçüde pozitif yönde ve negatif yönleri olsa da ilk üç bölümle ümit vadeden bir yapım karşımızda duruyor. Obi-Wan Kenobi dizisi faciasından sonrasında Andor dizisi bütün Yıldız Wars fanatiklerine iyi istikbal, hepimizin yaralarını saracak şeklinde görünüyor. Sıra hep benzer tonda ve hızda mı sürecek bunu ilerleyen kısımlar yayınlandıkça hep birlikte görmüş olacağız. Şimdilik dizinin standardını bozmamasını ümit ederek Rogue One’a bağlanmasını diliyoruz. Siz diziyi izlediniz mi? Andor hakkında neler düşünüyorsunuz?
Yıldız Wars: Andor dizisinin 4. kısmı 28 Eylül’de Disney+ ekranlarında olacak.