2001 senesinde gösterilen Fransız filmi Amelie, beyaz perde dünyasının kült yapımları arasına katılmıştı. Ağlatısal bir geçmişe haiz olan Amélie Poulain’in Paris’te kendi duygularını keşfettiği filmimizde karakterimiz, son derece masum ve saf bir şahıs olarak gösteriliyordu.
Amma ve lakin Amélie’nin gerçek kimliği, 22 sene sonrasında filmin yönetmeni Jean-Pierre Jeunet tarafınca açıklandı. Amélie, meğer bir KGB ajanı imiş. Gelin, yönetmenin şok eden açıklamalarına görelim.
Amélie’nin gerçek hikâyesi:
Yönetmenin paylaşmış olduğu bilgilere gore Amélie’nin babası, filmimizde her ne ölçüde eski bir asker olarak gösterilse de aslına bakarsak vaziyet bu değilmiş. Baba, Fransız müdafa sistemlerinin geliştirildiği “Müdafa Tedarik Ajansı”nda görevli bir isimmiş.
Amélie’nin KGB ile bağlantısı da aslına bakarsak babasının görevine bağlantılı. KGB’nin bir kuklası olan Fransız Komünist Partisi, kendisi hemen hemen çocukken 1980 senesinde Amélie ile bağlantı kurmuş, glikoz ve sakız şeklinde ucuz karşılıklarla gizli saklı belgeleri babasından çaldırtmış.
Amma ve lakin bu çalmaların öncesinde Amélie’ye gizmen taktikleri öğretilmiş. Kendi parmak izini gizlemekten kamuflaj ve makyaja, mors koduyla data göndermekten şifreli iletişime… Bulutların fotoğrafını çekiyormuş şeklinde meydana getiren Amélie, aslına bakarsak oldukça gelişmiş bir kamera kullanıyor ve gizli saklı belgelerin fotoğraflarını çekiyormuş.
Direktör Jeunet: Asla kimse şundan şüphelenmedi mi?
“Asla kimse Amélie şeklinde genç bir garsonun nasıl bu kadar dekorasyonlu bir dairede, Paris’in en pahalı bölgelerinden birinde kalmasından şüphelenmedi mi?”
Hikâye devam ediyor:
Berlin Duvarı’nın yıkılışının arkasından eski KGB üyeleri tekrardan Amélie’ye ulaşıyor. Bu sefer Amélie glikoz ve sakız karşılığında değil, ruble karşılığında iş yapıyor. Bu rubleler, Amélie’nin dairesinin altındaki markette çuvallara gizlenmiş bir halde Amélie’ye ulaştırılıyor.
Sonraki aşamada Amélie bundan böyle sabotajlara başlıyor. Şifreli Rus mesajlarını okuyor, gizleniyor, zehirler hazırlıyor, anonim mektuplar yazıyor. Aslen birer kontrol olan bu görevlerin arkasından kendisine yegane vazife veriliyor: Ailesi 1925’te Rusya’dan kaçan Raymond Dufayelowski’yi gözetlemek.
Raymond, anti-komünizme karşı direnişi seneler süresince destekleyen bir ad idi. Sattığı bütün sanat eserlerinden gelen geliri komünizme karşı kullanıyordu. Bu da Komünist Parti’nin gözüne batmıştı. Amélie, eski bir KGB ajanı tarafınca Raymond’ı öldürmekle görevlendirilmişti.
İşler Prenses Diana’nın ölümüne de dayanıyor:
Prenses Diana’nın ölümü, aslına bakarsak bir şaşırtma amacıyla tasarlanan ve kaza süsü verilen bir ölümdü. Hatta bu kazada kullanılan ve ak Fiat olarak görülen otomobil, aslına bakarsak Ruslara ilişik bir SAS-965 idi.
Amélie, Raymond’ı öbür dünyaya göndermek için KGB’nin istediği yolu tercih etmiyor:
KGB, Amélie’ye Raymond’ı öldürmesi için Chernobyl’den getirilen ve radyasyonla kontamine olan bir anahtar veriyordu. Amma ve lakin Amélie bu yolu tercih etmiyor ve Raymond için bir krem brule hazırlıyor. Doğal içinde siyanür ile beraber.
Sadece Raymond krem bruleyi pek de seven bir ad değil. Bu yüzden Amélie ikinci bir yola başvuruyor: Zehirli mürekkep. Amma ve lakin Raymond’ın da bu sıralarda şüphesi iyice artıyor. Zehire karşı öncesinden panzehir alıyor. Bu panzehiri Amélie’nin karşısında şarapla karışık bir halde içiyor…
Amélie görevinde başarısız olsa da KGB’den yeni bir vazife alıyor. Anti komünizm propagandası yapanların listesini çekip çıkarmak. Amélie, şüphelendiği her ismin fotoğrafını alıyor, haftalarca araştırıyor, araştırmalarının neticelerini bir heykelciğin içine gizlediği anten ile Moskova’ya göndermeye çalışmakta.
Filmdeki gerçek aşkı da aslına bakarsak bir Fransız ajanı çıkıyor:
Sadece Tour de France bisiklet yarışı bütün sinyalleri bozuyor. Amélie, heykelciği başka bir gizmen ile Rusya’ya gönderiyor. En sonunda ise bu belgeler istenilen tarafa ulaşmıyor. Gorbachev destekçisi taraflar, gizli saklı belgeleri ele geçirerek Malotru adlı Fransız DGSE ajanına veriyor.
Malotru, Amélie’yi arıyor ve kendisini motoruyla bir tura çıkarıyor. Malotru’nun bir gizmen olduğundan habersiz olan Amélie, ilk kez kendisine alaka gösteren birisini buluyor. Amélie’nin KGB ajanlığı da bu biçimde sonlanmış oluyor.
Bu hikâyeyi öğrendiğimize gore, filmi tekrardan izlemenin tam zamanı gelmiş şeklinde duruyor.
İLGİLİ HABER