Anıtkabir’in Şifre ve Sembolleri! – herdembilgiler
Anıtkabir; Türkiye cumhuriyeti kurcusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mezarının bulunduğu tarihi anıt olarak milletimiz ve ülkemiz açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Öyle ki yurdun dört bir yanından gelen ziyaretçilerin yanı sıra, yurt dışından gelen pek çok kişiye de ev sahipliği yapmaktadır.
Özellikle milli bayramlarımızda ve ulu önderimizin aramızdan ayrıldığı gün olan 10 Kasım‘larda akıl almaz görüntülere sahne olur. Peki ya buram buram tarih kokan bu yapının, içeriğinde yer alan her bir sembolün, apayrı derinliklerde, çeşitli anlamlar ifade ettiğini biliyor muydunuz?
İşte biz de bu yazımızda sizlere; bir anıt mezardan çok daha fazlası olan, tüm bu mimarinin ve yapıların, özellikleri ve anlamları hakkında detaylı bilgiler veriyor olacağız. Ancak öncesinde Anıtkabir’i kısaca tanıtacağız. İlgili videolara ise yazımızın sonunda ulaşabilirsiniz.
Anıtkabir’in Yapılışı
Atamızın 10 Kasım 1938 tarihinde vefatının ardından, onu her daim yaşatacak, onun adına yaraşır bir “anıt mezar” yapılması fikri doğmuştur. Bu amaçla kurulan Komisyon tarafından, çeşitli araştırmalar ve tartışmalardan sonra
Anıtkabir’in, Ankara’ da o günkü adıyla Rasattepe olan mevkiide yapılmasına karar verilir.
Hemen belirtmeliyiz ki; Anıtkabir’in bulunduğu yerin seçimi de, mimari özellikleri gibi özel bir anlam içermektedir.
Rasattepe’ye kuşbakışı bakıldığında bir ucu Dikmen’de, öbür ucu ise Etlik’te olan bir hilale benzemektedir. Ankara ise, o hilalin gövdesini oluşturmaktadır. Yani sembolik olarak; “Türkiye’yi temsilen de Türkiye’nin başkenti, Atatürk’ü kucaklamaktadır.”
Anıtkabir; Ankara’nın Çankaya İlçesi, Mebusevleri Mahallesi’ nde, günümüzde“ANITTEPE” olarak ya da “906 metre rakımlı tepe” olarak da adlandırılan mevkiide yer alan Mustafa Kemal Atatürk’ün anıt mezarını da içeren büyük bir komplekstir.
Anıtkabir’in Bölümleri
Anıtkabir görünüş olarak “Barış Parkı” ve “Anıt Bloku” olarak iki kısımdan meydana gelmekteyse de; Anıt Bloku kendi içinde 3 bölümden oluşmaktadır: Aslanlı Yol, Tören Meydanı ve Mozole.
Komplekse giriş, “Aslanlı Yol” adı verilen 262 metrelik bir yoldan yapılır ve bu yol, tören meydanına ulaşır. Anıt Mezar, bu alanın bir kenarında yer alırken, diğer kenarda da kompleksten çıkış yer almaktadır.
Komplekste Anıt Mezar ve Mezar odasından başka ayrıca on adet kule, iki adet heykel grubu, Atatürk ve Türk Devrimi Kütüphanesi, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi ve İsmet İnönü’ nün Lahdi bulunur. “Anıt Bloku” olarak adlandırılan bu yapılar, “Barış Parkı” adı verilen ağaçlık bir alanla çevrili olup; tümü bir arada bir bütün oluştururlar.
Şimdi gelin sizinle, genel hatlarıyla ortaya koyduğumuz Anıtkabir’ in bölümlerindeki simgeleri, diğer bir deyişle Anıtkabir’ in Şifrelerini çözelim.
Sayı ve Sembollerin Anlamları
- Anıtkabir’in Bulunduğu Yükselti
Anıttepe (Rasattepe)’nin yükseltisi her ne kadar 907 metre olsa da, Atatürk’ ün “kabrinin olduğu noktanın yüksekliği 905 metre”dir. Yani bu yükseklik ile, “Atamızın ebediyete intikal ettiği 9:05’ e” atıfta bulunulmuştur.
- Aslanlı Yol’un Şifreleri
Anıtkabir’in en görkemli bölümü belki de Aslanlı Yol’ dur. Ziyaretçilerin Atamızın huzuruna çıkmak için toplam 262 metre uzunluğundaki bu yolu yürümeleri gerekmektedir. Yolun iki yanında oturmuş pozisyonda 24 aslan heykeli bulunmakta olup; bu aslanlar “kuvvet ve sükuneti” temsil etmektedir.
Ünlü heykeltıraşlarımızdan Hüseyin Özkan tarafından, ulu önderimizin “Anadolu ve Türk tarihine verdiği önemden esinlenilerek” tasarlanmış olan aslan heykelleri, Anadolu’da uygarlık kurmuş en eski milletlerden biri olan Hititlerin sanat üslubunu yansıtacak şekilde inşa edilmiştir.
“24 aslan heykeli”nin olması da, “24 Oğuz Boyu”nu temsil etmektedir. Ayrıca “aslanların karşılıklı olması” da, “milletimizin birlik ve bütünlüğünü” sembolize etmektedir.
Anıtkabir’in bulunduğu alana öncelikle, yüksekliği 4 metre olan ve 26 adet basamağı bulunan bir merdiven ile çıkılmaktadır.
Merdivenin basamaklarının “26 tane olması”, “26 Ağustos’taki Büyük Taarruzu, üstünlüğün işgal kuvvetlerinden Türklere geçtiği bir dönüm noktası olan” tarihi işaret etmektedir. Diğer taraftan, 26 adet merdiveni aştıktan sonraki gelen “5 basamak” ise; Yunan ordusunun bozguna uğradığı tarih olan 26 Ağustos’tan sonraki “zafere kadar olan 5 günü” simgelemektedir.
Aslanlı yolun bitiminde ‘Tören Meydanı olarak adlandırılan alana varılmaktadır. Tören Meydanı, TBMM ile Ankara Kalesi’nin kesiştiği noktada yer almakta olup; TBMM yapısının, Atatürk’ ün mozolesine olan uzaklığı 1920 metredir. Bu uzaklık, “TBMM’nin kuruluş tarihi olan 1920’ye” ithafen hesaplanmıştır.
Mozolenin büyük sütunlarının yüksekliği 19,44 metre olup; bu rakam “Anıtkabir’in temelinin atıldığı yıl olan 1944 yılını” ifade etmektedir.
Bilindiği üzere Atamızın boyu 1.73 santimetredir. Atamızın boyunun uzunluğu olan 1.73 sayısı ile, mozole sütunlarının yüksekliği olan 19,44 sayısı çarpıldığında da, 33,6 sayısı elde edilir ki; bu sayı da bize “Anıtkabir’deki 33 metrelik bayrak direğinin yüksekliğini” vermektedir.
Yine Tören Meydanından, sütunlu mozoleye çıkan merdivenin basamak sayısı toplam 42 adet olup; buradaki “42 basamak” ise, “Atatürk’ün Cumhuriyeti ilan ettiği tarihteki yaşı olan 42 sayısını” simgelemektedir.
Şeref Salonunun bir kenarı 32 metre, diğer kenarı ise 60 metre uzunluğunda olup, Şeref Salonu toplamda 1920 m² alana sahiptir ve yine bizi “TBMM’nin kuruluş yılı olan 1920 tarihine” götürmektedir.
Şeref Salonu’nun zemin döşemelerinde, tavanında ve kolon süslemelerinde yer alan “koçbaşı, koç boynuzu, yaba, ok, yay, bereket ve kurt ağzı motifleri” de, “Hun ve Göktürk kurganlarındaki motiflerin tıpatıp aynısıdır.
- Bayrağın Gönderden Hiç İnmediği Yer
Türkiye’ de “bayrağın gönderden hiç inmediği” tek yer Anıtkabir’ dedir. Tören Meydanının girişinde, 28 basamaklı merdivenlerin ortasında bulunan gönderdeki Türk Bayrağı’nın değişimine ilişkin gelenek, ilk günden beri hiç
aksatılmadan devam etmektedir. Bu geleneğe göre, Türk Bayrağı haftalık olarak değiştirilmekte olup; bayrağın
haftalık değişim zamanı geldiğinde, yeni bayrak göndere çekildikten sonra diğer bayrak gönderden indirilmekte, böylece gönderden bayrak indirilmeden değişim gerçekleştirilmektedir.
Tören Meydanının girişinde,28 basamaklı merdivenlerinin ortasında bulunan ve tepesinde Türk bayrağının dalgalandığı çelik bayrak direğinin kaidesinde, alegorik şekillerden meydana gelen “meşale, kılıç, miğfer, meşe dalı ve zeytin dalı” kabartmaları yer almaktadır.
Buradaki “meşale: medeniyeti”, “kılıç: taarruzu”, “miğfer: savunmayı”, “meşe dalı: zaferi”, “zeytin dalı: barışı” temsil etmektedir.
İstiklal Kulesi’ nin önünde yer alan ve ulusal kıyafetler giymiş üç kadından oluşan heykel grubu, “Kadın Heykel Grubu” olarak adlandırılmaktadır. Bir kaide üzerine oturtulmuş pozisyonda ve kenarlarda yer alan iki kadın
heykeli, ellerinde başak demetlerinden oluşan ve yere kadar uzanan büyük bir çelenk tutmaktadırlar. Yine bu kadınlardan biri, elinde tasla birlikte elini ileriye uzatmışken, ortadaki kadın ise ağladığı için yüzünü kapatmaktadır.
Bu başak demetlerinden oluşan çelenk; “Türkiye’ nin bereketli topraklarının” simgesidir. Kadının elinde tasla birlikte elini ileriye uzatması; “Atatürk’e Tanrı’dan rahmet dilemek” anlamına gelmektedir.
Heykel bütünüyle birlikte değerlendirildiğinde de; vakur Türk kadınlarının, Atatürk’ün ölümü gibi derin bir acı yaşarken dahi, “ağırbaşlı, gururlu ve azimli oluşu” tasvir edilmektedir.
Hürriyet Kulesi’nin önünde ise, “üç erkekten oluşan” bir başka heykel grubu yer alır. Burada da bir kaide üzerine yerleştirilmiş heykeller söz konusu olup; bu heykellerden sağ tarafta yer alan erkek, miğferi ve kaputu ile “Türk askerini” temsil etmektedir.
Bu askerin yanında yer alan ve elinde kitap tutan genç ise; “aydın Türk gençliğini”, hemen gerisindeki yün başlıklı, keçe yamçılı ve sol elinde tuttuğu bir sopası ile yerel kıyafetli erkek heykeli de; “Türk köylüsünü” simgelemektedir.
Bu heykel grubunda da, her üç erkeğin yüzünde de “Atatürk’ün ölümünden duydukları derin acı” ifadesi görülmekle birlikte, yaşadıkları büyük acıya rağmen “Türk milletinin ağırbaşlılığı ve yüksek irade gücü” nün hissettirilmesi amaçlanmıştır.
Anıtkabir’ de on tane kule bulunmakta ve birbirine simetrik olarak tasarlanmış olan bu kulelerin isimleri “Hürriyet, İstiklal, Mehmetçik, Zafer, Müdafaa-i Hukuk, Cumhuriyet, Barış, 23 Nisan, Misak-ı Milli ve İnkılâp” olarak
belirlenirken; “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda önem taşıyan kavramlar” öne çıkartılmıştır.
Kulelerin ortak bir özelliği de; kulelerin çatıları piramit biçiminde tasarlanmış olup, “eski Türk çadırlarında görülen tunç mızrak ucundan esinlenilerek” yapılmış mızrak ucu biçiminde bronz birer alem motifine sahiptirler. Kulelerin iç kısımlarının tavanları da, “Türk halı ve kilim motifleri” ne atıfta bulunan freskler ile süslenmiştir.
İstiklal Kulesi’ nde bulunan ve ünlü heykeltraş Zühtü Müridoğlu tarafından yapılan Rölyef tarzdaki taş kabartma heykelde; “ayakta duran ve iki eliyle kılıç tutan bir genç ile yanında kaya üzerine konmuş kartal” figürü görülmektedir.
Buradaki “kartal figürü” “güç ve bağımsızlığı”; “elinde kılıç tutan genç figürü” ise “bağımsızlığını savunan Türk Milleti’ni” temsil etmektedir.
Yine heykeltraş Zühtü Müridoğlu tarafından yapılan ve Aslanlı Yol’un sol başında yer alan Hürriyet Kulesi’nde bulunan taş kabartmada ise; “elinde kağıt tutan bir melek” figürü ile yanında “şaha kalkmış bir at” tasvirinin yer aldığını görmekteyiz.
Buradaki ayakta duran bir kız olarak tasvir edilen “melek figürü”, sağ elinde tuttuğu ”Hürriyet Beyannamesi‘ni temsil eden kâğıtla birlikte “istiklalin kutsallığı”nı; “şaha kalkmış at” ise, “özgürlük ve bağımsızlığı” temsil etmektedir.
Zühtü Müridoğlu tarafından yapılan ve Mehmetçik Kulesi’nde yer alan diğer bir Rölyef eserde ise, “cepheye giden Türk Askerinin evinden ayrılışı” tasvir edilmiştir. Heykelde, vatan için cepheye gitmekte olan oğlunun omzuna elini atmış, onu vatan için savaşmaya gönderen, “gururlu ve hüzünlü bir anne ile oğlu” tasvir edilmektedir.
Heykeltraş Nusret Suman tarafından yapılan ve Barış Kulesi’nde yer alan diğer bir taş kabartma rölyefte de, “çiftçilik yapan köylüler, tarlalar ve ağaçlar ile yanlarında kılıcını uzatarak onları koruyan bir mehmetçik” figürü yer almaktadır. Buradaki “Mehmetçik figürü,” “barışın sağlam ve güvenilir kaynağı olarak Türk Ordusu” nu temsil etmektedir. Diğer bir deyişle bu heykel, ”Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesinin vücut bulmuş halidir.
23 Nisan Kulesi’ nin iç duvarında yer alan kabartma heykel, heykeltraş Hakkı Atamulu tarafından yapılmış olup; kabartmada “ayakta duran ve bir elinde anahtar, diğer elinde ise üzerinde 23 Nisan 1920 yazan bir kâğıt tutan bir kadın” yer almaktadır. Üzerinde 23 Nisan 1920 yazan kâğıt “T.B.M.M.’ nin açılış tarihini”, diğer elindeki anahtar ise, “yüce meclisin açılışını” simgelemektedir.
Kule duvarının dış cephesine heykeltraş Nusret Suman tarafından yapılan kabartmada, “bir kılıç kabzası üzerinde üst üste konulan dört el figürü” tasvir edilmiştir. Bu kompozisyon ile “tek vücut olarak ulusça kenetlenmemiz, vatanın kurtarılması amacıyla yemin eden milletimiz” sembolize edilmiştir.
Kulenin iç duvarında yer alan Nusret Suman imzalı kabartmada, “birer el tarafından tutulan iki meşale” figürü yer almaktadır. Bunlardan güçsüz, zayıf bir elin tuttuğu ve sönmekte olan meşale figürü ile “çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu”; güçlü bir elin göklere doğru kaldırdığı, ışıklar saçan diğer meşale figürü ile ise, “Türkiye Cumhuriyeti” ve “Atatürk’ün çağdaş uygarlık düzeyini tasarlarken ortaya koyduğu devrimler” sembolize edilmiştir.
Heykeltraş Nusret Suman tarafından yapılan ve Müdafaa-i Hukuk Kulesi’ nde yer alan diğer bir rölyefde ise, -tam da yer aldığı kuleye uygun olarak – ulusal birliğimizin temeli olan “Müdafaa-i Hukuk” a vurgu yapılmıştır. Söz konusu taş kabartma figürde, “bir elinde kılıç tutarken, diğer elini ise ileriye uzatmış ve sınırlarımızı geçen düşmana, ‘dur’ diyen bir erkek figürü ile elinin altında bir ağaç” tasvir edilmiştir. Burada “ileri uzatılan elin altında bulunan ağaç” “yurdumuzu” ifade etmektedir.
Atatürk’ün naaşı, mozolenin zemin katındaki Mezar odasının ortasında, kıble yönünde kırmızı mermer sanduka içinde, ancak doğrudan toprağa kazılmış bir mezarda yer almaktadır. Mermer sandukanın etrafında ise, 81’i Türkiye’nin vilayetlerinden, ikisi de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ nden ve dost Azarbeycan’ dan gelen toprakla dolu olan toplam 83 pirinç vazo bulunmaktadır. Böylece, Atatürk vatan toprağıyla sarılıp sarmalanmaktadır.